16 Temmuz 2019 Salı

İgap Kitap Yorumu



Merhabalar 

İlk önce Sinem İşler’i bana aşırı sevdiren Kübra’ya kocaman öpücükler. 

Hayalin Yetmez kitabını onunla birlikte fuardan almıştık ve kitabı çok sevmiştim. Arkasından Denize Karşı geldi ve onlarla birlikte yazarın kalemini hayran kaldım.

#İgap çıktığında çok heyecanlanarak kitabı aldım ve biraz geç okudum. Okuma sürem de havaların sıcak ve yoğun iş temposundan biraz geç bitti. Aslında okumaya başladığınızda kitap sizi öyle bir alıp götürüyor ki oldukça eğleniyorsunuz.

Türk örf ve adetlerinin her türlüsüne küçük yaştan itibaren öğrenmeye başlayan Asena evlenme baskısından kurtulmak öğrenci programı değişimi ile birlikte Amerika’ya okumak için gider. Aslında ananesi Naime Sultan’dan kaçar:)

Yabancı bir memlekette ailesinden çok uzaklarda ahlakından, anane ve örflerinden hiç taviz vermeyen Asena yanında kaldığı ailenin ve çocukların sevilesi Aysenası olur çıkar.

Sevimliliği, hamaratlığı ve kültürünü Amerika’ya taşıyan Asena, yanında kaldığı Jack’in patronu Gabriel’in markajına girer. Her şeyiyle farklı olan Asena’yı tanımak, onun hayatında yer almak için Gabriel çok dikkatli davrandı. 

Romana baştan sona bayıldım. Çok güldüm, çok eğlendim, bir ara fena duygulandım. Asena’nın babası ile olan konuşmalarını, ona duygu ve düşüncelerini anlatması, babasının kızının hep yanında durup ona güvenmesini gözlerim yaşlı okudum diyebilirim. 

Bana babamı hatırlattı. Bir kız evladı için baba çınar gibidir. Tabi babalık yapabiliyorsa. Baba benin en hassas noktalarımdan biri olduğu için, baba sahneleri beni mest etti. 

Asena’nın davranışları, yetiştirilme tarzı ve alisine olan sadakat ve bağlılığı inanılmaz güzeldi. Anlattığı onca şeyi okuduğumda bir ara Sabuş anne ile benim annemde aynı diye düşündüğümde yüzümde hep koca bir sırıtış belirdi. 

Birçok Türk annesi Asena’nın anlattığı gibi. En azından benim jenerasyonum öyle:)

Sinem İşler’in son kitabı romantik komedi ama bir o kadar da hayata bakış açısı. Romanlarında alttan verdiği subnimal mesajları o kadar güzel romana yediriyor ki ben okurken çok büyük keyif alıyorum. Aslında hep bildiklerimiz ama yapıyor muyuz? Çoğu zaman HAYIR!!!!

Romanlarda hep bir saygı ve kocamannn büyük bir sevgi var. Sevgi sadece eşe duyulan sevgi değil. Ana, baba, kardeş ve arkadaş sevgileri. 

Ben sizin de Sinem işler’in kitapları ile tanışmanızı isterim. Lütfen bir bakın







3 Temmuz 2019 Çarşamba

Mükemmel Hata Kitap Yorumu




Turdaşlarımla bu sefer Ümran Tan'ın Mükemmel Hata kitabını okuduk. 

Biz keyif aldık mı? Oldukça hem de. Romanın gıybetini çevirdikten sonra şimdi de sıra yorumlarda.

Mükemmel Hata’yı ben üç farklı benliğimle yorumlayacağım. Anne, okuyucu ve kadın olarak anlatmaya çalışacağım.

Romandan biraz bahsedecek olursam; sevgisiz ve mutsuz bir çocukluk geçiren Beren, çocukluk arkadaşına deli gibi aşıktır. Aşkına karşılık bulamayan Veren her türlü kötülüğü dener ve yapar. Beren öyle bir hale gelir ki ruhsal açıdan tam bir çöküntüdür ve destek alır. Ne kadar destek alsa da hep kendini mutsuz, yalnız bir başına hisseder ve aklından mükemmel bir plan oluşturur. Gözlemlediği doktoru Arslan’ı kıskaç altına alır ve onu kötü oyununa alet eder. 

Plan kusursuz gibi ilmek ilmek işlense de bir yerde açık verir ve doktorların civanı Arslan kitaba damgasını vurur.

Romanda sevmediğim üç kişi var. İlk ikisi Beren’in anne ve babası. Bir anne, bir baba çocuğunu nasıl sevmez, kendilerini düşünür, bir kenara atar. Bu türdeki ebeveynleri okudukça gördükçe deli oluyorum ve hiç haklı bulmuyorum. Beren’in yaptığı onca hata, bencilliği, her şeyden kendini sorumlu tutması annesi ile babasının eseri.

Roman ilk başlarda Beren’in bencil halleri ile sürüp gidiyor. Planına sadık kalmak için şehri terk ediyor. Gidiyor ama gittiği yerde karşısına bir anda Arslan çıkıyor ve romanın en güzel kısımları başlıyor. Arslan romana damgasını vuruyor. Spoi olacağı için plandan çok bahsedemiyorum ama Beren’in yaptığı hiç affı olan bir şey değil demekten de geri kalmak istemiyorum.

Arslan sen nasıl bir adamsın. Yazar sana nasıl güzel kişilik ve karakter yaratmış. Ben bayıldım. Düşünceli halleri, değer yargısı, adaletli ve korumacı tavrı, bazen kıskanç, bazen aşk adamı halleri. Hepsi çok çok güzeldi. Beren’in yaptıklarına karşın ona hiç eziyet çektirmedi. Uzaklaşmış olsa da varlığını hep hissettirdi. Ne kadar roman da olsa hayatta bir yerde çokça Arslan vardır dedim. Kadının değerini bilen çokça beyefendiye ve Arslan’a Mükemmel Hata sebebiyle kocaman teşekkür benden.

Romanın ilk başlarında tamam Arslan öğrendi, çabucak da kabul etti. Eeee bunca sayfada neler yazıyor diye düşünmüştüm. Sayfaları okudukça seda cadısının yaptıklarına şahit oldum ve üçüncü sinir olduğum kişiydi. Ülkü’ye bayıldım. Deli kız. Tam bir pembe hastası. Selim’i sevdim. Nihayet dank etti kafasına.

Anlayın siz ben bu kitabı çok sevmişim J

Bu yorumun biraz garip oldu. Farkındayım. Bazen sevdiğim kitaplar olunca böyle acayip şeyler yazabiliyorum. 

Sizde yorumumu sevdiniz mi?