26 Haziran 2018 Salı

Kötülük Tohumları Kitap Yorumu




Katiller Çetesi 4, kitabı Kötülük Tohumlar’ından sahneye gizemi ile Nora Kesler çıkıyor.

İzabeli’in manevi annesinin Dina’nın kaçırılması ile macera başlıyor. Korunduğu evden kaçırıldığını anlayan ekip bir not bulur ve Dina’nın peşine düşerler. Kaçırılan sadece Bayan Gregory değildir.

Bırakılan notun peşine düşen örgüt üyeleri karşılarında dimdik bir kadın bulurlar. Nora Kesler

Nora’nin tek bir isteği vardır ve bu istek 48 saat içinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Yoksa tüm rehineler ölecektir.

Nora’nın amacı, ekip üyelerinin herkesten sakladığı bir sırrı öğrenmektir.
Zaman azdır ve itiraflar ardı ardına başlar.

Okuyan bilir, okumayana da fazla detay vermeden kendi görüşümü anlatırsam; yine tek nefeste soluksuz okudum. 

Başlar başlamaz 105 sayfa geride kalmıştı ve devamını getirmek için zamanı kovaladım.

Nora’nın aklını, stratejisini, yaptığı manipülasyonları çok beğendim. Akıl oyunları çok iyiydi. Kurgu yine heyecan dolu dolu ilerledi. İtiraflar ardı ardına patlayınca karakterlerin önemli sırlarını da öğrendik. Beni Niklas şaşırtırken, İzabel bazen sinir etti. Kıskançlık ve hırçın halleri tavan yaparken, kendi iç dünyasında öz güvenini tartışmasını da ayrıca çok üzüldüm.  Fredric’in ortaya çıkmasını sürekli beklerken, Victor’n yine o akıllı cool hallerine bayıldım.

Nora? 
Bence baştan sona mükemmeldi. Kendinden emin akıllı kadının hali bir başka. Herkesi şaşırtmayı başardı mı? Bence evet ve seriye bambaşka bir yön verdi.

Yazar seyre yeni soluk ve yeni karakter getirmekle çok iyi yapmış. Seri okutuyor kendini.

Bu seriyi seviyorum. Sizde sevenlerden misiniz?



18 Haziran 2018 Pazartesi

Ölene Dek Beraberiz Kitap Yorumu




Onu önemsemekten vazgeçtiğimi de hiç sanmıyordum. Delice geliyordu, biliyordum üstünden on yıl geçmişti. Ama bazen, birine bu kadar değer verince,  ne olursa olsun bu duygudan vazgeçilmediğine inanıyordum."


Damat olarak ün salmış bir seri katilin elinden kurtulmayı başaran tek kadındır Sasha. Kurbanını elinden kaçırmayı kendine yediremeyen Damat kendi boğazını keserek hayatına son verir. 

Hem ruhen hem de fiziken ağır darbeler alan  Sasha annesini, çok sevdiği arkadaşı Marende’yı ve sevgili Cole’yi ardında bırakarak gider. 

On yıl geçer ve tekrar kasabasına geri dönen Sasha, dönmesiyle birlikte geçmişin gölgesi üstüne yeniden çöker. 

Daha geldiği gece aracının camları kırılır ve olaylar başlanır. Sasha ne kadar yaşananları geçmişe bağlamamak istemese de olaylar ardı ardına gelmeye başlar. Biri veya birileri geçmişi ile ilgili Sasha’ya zarar vermek ister. Ama kim? 

Roman baştan sizi içine çok fena çekiyor. Hızlı okunuyor. İlk başlarda Sasha’nın yaşadığı korkunç günlerden kalan kötü anıları okuyor, yaşadığı cinsel istismarın, dayakların acısını yüzünüzü buruşturarak okuyorsunuz. 

Bu üzüntülü sayfaların arasında çıkıp gelen gençlik aşkı Cole romanı bambaşka tarafa çekiyor. Sasha’nın karşısına çıkıyor, yanında durarak onu sahipleniyor sıcacık seviyor, koruyup kolluyor. 

Onların On yıl sonra yeniden bir araya gelerek yüzleşmelerin olduğu sayfalar çok güzel ilerliyor. Romanda bir güzel şey oluyor bir kötü.

Saaha’nın peşini aksilikler hiç bırakmıyor. Cole sürekli  çözüm bulmaya çalışıyor ve kitabın son sayfalarına kadar bu heyecan hep devam ediyor. 

Sonunu farklı tahmin etsem de kafamdaki o isim hep o kişi yanlış dedi ve yanılmadığımı anladım. He şeyin çözüldüğü san yaprakları heyecanlanarak okudum. 

Uzun zaman sonra beni biraz geren, ayrıca çok beğenmemi sağlayan heyecanlı bir kitap oldu Ölene Dek Beraberiz.  

Son sözüm romanla çok güzel uyum sağlayan kitabın kapağı. Neden böyle bir kapak tasarımı yapıldığı kitabın o güzel sayfalarında yazılı.


8 Haziran 2018 Cuma

Lacivert&Safir Kitap Yorumu




“Laciverti hiş bu kadar savunmasız görmemiştim
Sarhoştu!
Lacivert’in sarhoş olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
Nasıl bir adama aşık olduğunu bile bilmiyorsun, Deirdre? Sana hiçbir şey veremeyecek, senin gibi sevemeyecek bozuk bir adamım ben!”


Seri kitap okumayı sevmiyorum. Ben sabırsızım ve okuduğum kitapta mutlaka sona ulaşmam lazım. O yüzden seri kitap bana göre değil. Lacivert Safir’bir seri kitabı. Veee çok kötü şekilde bitti ve ben şimdi üçüncü kitabı nasıl bekleyeceğim?

Yoruma tersten başladım. Farkındayım. Ama aklım hala sonda kalmış durumda. Ters köşe yapılmış sonları seviyorum. Bu cümlemde romanı ne kadar sevdiğimin bir özeti aslında.
Safir’i yorumlarken ne dersem spoi olacağından yüzeysel ve derin bir açıklama yapmak istiyorum. 

Birinci kitapta gönülleri feth eden Lacivert’in mükemmelliği kat be kat devam ederken, Beren’in kendine olan güveni, hisleri çok yükseğe çıkıyor.  Bir Beren olmak, Lacivert’in yanı başında durmak isteyebilirsiniz. İtiraf edeyim ben istedim. Gizli ajan olmak Lacivert’in yardımcısı rolüne bürünmek ve her görevden başarılı ayrılmak… İnanılmaz güzel.

Teknolojinin ve hayal gücünün kurgunun üst notalarını hissettiğim romanda son derece temiz bir aşk var.  Hele Jemes’in sarhoş oluğu gecede kendini anlatması ciğerimi dağladı da dağladı. Benimle birlikte Beren’de dağlandı. Nasıl da güzel sevmek, nasıl da sahiplenilmek, nasıl da değer verilmek? Ah James ne güzel seviyorsun sen Beren'i 

Yazar çok güzel iki karaktere can vermiş. Hayal değil gerçek gibi. Sizden, bizden biri olmuşlar. Çok sevdim, çok beğendim. Sevmediklerim de var tabi ki; o iki sinsiler sizleri parçalayabilirim. 

Bunca olay kitabın gizeminde saklı. 

Okuyunca anlayacaksınız.

Roman çok hızlı ve keyifli okunan türden. Yaşanan olaylar ve hissettirilmeye çalışılan duygular son derece içten ve yalın. Betimlemeleri çok iyi.  Bütünlük ve olayların akışı hep aynı tempoda giderken, her bölümün başında kitapla uyumlu şarkılar ve şarkı sözleri çok harika düşünülmüş detaylar.

Her bölüm sonunda dinlediğim şarkılar bana romanla birlikte ayrı bir keyif verdi.

Kısacası teknolojik ve yenilmez ve delice sahiplenici James ile tutkunun harmanlanmış hali, katıksız seven Beren sizi Safir’de bekliyor.Hadi okuyun!!!!



1 Haziran 2018 Cuma

Kitaplar Kalbimden Vurur & Mim




Merhabalar

Geçenlerde Deeptone Kitaplar Kalbimden Vurur  Mim yazısı yayınladı ve hepimizi de davet etti. Bende katıldım ve kenidmce cevaplarımı sıraladım. Siz de bu Mim'e katılmak isterseniz, sorular oldukça güzel. Bekleriz:)) 


-Okumayı size sevdiren ne oldu?

Bilmiyorum gerçekten. Çok küçükken okumayı sevmiyorum diye hatırlıyorum. Sonralarında bir iki derken iyice ilerledi okuma sevdam. İlk Reşat Nuri'nin kitaplarını okuduğumu hatırlıyorum. Aralarda değişik dergilerim olmuştu.  Benim gençlik zamanlarımda şimdiki gibi bu kadar rahat kitap aldığımızı hatırlamıyorum.  Affetsinler, çok korsan okudum. Çok da kitabımı takasa verdim. Ama şimdi kesinlikle ne kitaplarımı verebiliyorum, nede korsan alıyorum. 


-Hiç bir kitabı sayfalarını çevirerek biriyle okudunuz mu?

Okudum. Okumaz mıyım? Kızımla, çok zaman oğlumla, bir kaç kız arkadaşımla, geçen günde bir paragrafı sevdiğim birine okudum. 


-Yolculuğa giderken yanınıza kaç kitap alırsınız?

Ne kadar süre kalacağıma ilintili olarak bir veya üç tane kitap alabilirim. Çok gezmeli bir yolculuk yapıyorsam, kitap kadar sevdiğim diğer zevkim fotoğraf çekmeyi gerçekleştiririm. 

-Asla okumam dediğiniz kategori nedir?

Genel okuma kültürüm roman. Hemen hemen her türden bir şeyler okumayı seçiyorum. Hep de tarzıma uygun kitaplar seçtiğim içim okuduğum kitapları beğenme olasılığım çok fazla. Ağır siyaset içerikli ve kendince yorumlanmış dini kitapları okumayı tercih etmiyorum. Ön yargılı yaklaşmıyorum ama uzak duruyorum. 

-Kitapları renklerine göre mi, alfabeye göre mi sıralarsınız?

Her ikisi de değil. Genelde boylarına gör. Bazen çiltli, çiltsiz olarak, bazen de rahat bulabilmek içim yazara göre sıralama yapabilirim. Arada renk uyumuna dikkat etmeye çalışırım. 

-Okurken size eşlik edecek bir hayvan ister miydiniz?

İsterdim. Bir kedi veya köpek. Kendi köpeğimiz kaybolduktan sonra bir daha hayvan beslemedim. Onun olmayışı büyük bir yıkıntı oluyor.  Okurken bana eşlik eden en güzel şey müzik dinlemek.