29 Temmuz 2016 Cuma

Ben De Onlardan Değilim



Ne zamandır yazı yazmıyorum blogumda. 

Güzel şeylerden bahsetmek isterdim ama öyle yapmayacağım. Bugün  içimden geçen ne kadar olumsuz, ne kadar sinir edici şey varsa onları yazmak istiyorum. 

Belki bu bir bir haykırış. Belki bir isyan. belki bir rahatlama olabilir. Yorumu size bırakıyorum.

Yaşam mı hayat mı adı her neyse, yada yazılmış bir kaderimiz mi? 

Bilemiyorum. Şunu anladım ki üzülmek mutlu olmaktan daha kolay hale gelmiş. 

Çevremde ben de dahil, hep bir mutsuz, hep bir karamsar olarak bıkmış şekilde yaşıyoruz. Üzülüyoruz. hemde çok.

Yoldan on kişi çevirmeye kalksak eminim ki o on kişide bir şekilde mutsuz. 

Yaşamımızın en önemli gelişmeleri, evlilik iş hayatı ve aileden ibaret. Bunların hepsini içine olan olmazsa olmaz birde para var. 

Zincirlenmiş, birbirine dolanmış onca şey, mücadele etmek için birbirini sürüklüyor ve bizi paslı demirlerinin arasına sıkıştırıyor. 

Sıkışıp kaldığım bir zamandayım ve ne çözüm bulacağımı bulamıyorum. Bulduğum çözümlerde hep anlık ve o günü kurtarmakla ilgili oluyor.

Tükendiğiniz oluyor mu? benim çok oluyor artık. Konuşmaktan. hep kendimi ifade etmekten yoruldum. Ne kadar anlatsam da bir türlü kendimi ifade edememekten tükendim. 

bazen bırakıyorum. Sessiz kalayım diyorum ama bu seferde içimdeki ikinci Elmas konuşmaya başlıyor. 

İşte en kötüsüde  kendi konuşmanı dinleyip o duyduklarına inanmak. 

Arkadaşım yasemin hep bana derdi "Elmas beyninin içinde konuşmayı kes!"
Şimdi yine yanımda olsa da bana dese. 

hatalar ve yanlışlar bizler için. 

Neden kabul etmek bu kadar zor. Bu inat bu zorlama niye? 

Sürekli öfke ve kin barınır olmuş bedenimizde ve bizi yeyip bitirdiğini anlayamaz hale gelmişiz. 

Hep bir öne çıkma, hep benim dediğim olsun havası ve tarzı hepimizde var. Ben ben ben haklıyım nidaları

hayır efendim hep sen haklı olmayabilirsin. Sende suçlusun. Kabul etmekte bir büyüklük.

Ben de kendimi eleştirdiğimde ben de mi artık öyle oldum demeye başladım. korkuyorum kendimden. Düşüncelerimden.  

Böyle olmak istemiyorum. 

İyiyken bir şekilde hayat sana değişiklik sunup yollarını ayrıldığında kötü olmak istemiyorum. 

hatalarını ve yanlışlarını yüzüne vurduğumda suçlanmak istemiyorum. 

Yapılan tüm hataların ortak kabahatlerin tek suçlusu olmak "Hımm. günah keçisi bu" diye ilan edilmek istemiyorum. 

Bir şeyi iyi biliyorsun diye, sırf fesat olup üstüne basılan kişi olmak istemiyorum. 

Herkesin bilgisi kendine.

Hep diyorum ve demekten de hiç bir zaman bıkmadan söyleyeceğim. "Kötü olmak çok kolay neden iyi olmak için uğraşmıyorsunuz"

çağımızın hastalığı bence gıybet. Kim demiş, ne yapmış, aaa ne olmuş, hemen dinlemeler. başkalarının üzüntüsünden nemalanmalar. Oh olsun demeler. Falan filan bir sürü şey. Yok mu etrafınızda. Kafanızı bir çevirip bakın neler dayayacaksınız. 

Duymak, görmek, yorumda bulunmak istemiyorum. Kaçıyorum. kaçmak istiyorum. 

Yaşam tarzımız, şartlarımız, olumsuz koşullar karşısında yinede nefes almak bir nimet. Bizi sevmeyenler kadar seven insanlarda var. Sevilmek varken sevmemeyi seçen insanlar kendilerine yanlış yapanlar. Neden mi? Sevmek nedir bilmiyorlar çünkü. 

Sevin, Sevilin. Kötü, olumsuz, yanlış ne varsa çıkarın hayatınızdan. 

Hayat ta aldığımız kararlar karşısında üzüntüye düşebilir, pişmanlık yaşayabiliriz. zaman zaman dönüm noktalarımız olur. Olacaktır da. Korkmadan cesaretle kendimize güvenerek yaşama tutunalım. 

Affınıza sığınarak Sallayın gitsin. 

Yazımı Peygamber Efendimizin güzel bir hadisene yer vererek size sevgiler diyorum. 

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Daima Aşk Kazanır& Asude

Tekin
Birini sevmek zayıflıktır. Sevgi ihanete kapı açar. Duygular insanın en büyük açığıdır. Sevilen herkes o açığı kullanır. İzin verdikçe sevgiyi yavaşça oyar. Üstelik duygular rüzgar gibidir... Ne kadar çok eserse, o kadar toprak götürür senden. Sonunda kendi ıssızlığınla, yanlızlığınla kalırsın.

Rüya
Duygular geceden sonraki güneş gibidir. Karanlığın üzerine doğunca renkleri açığa çıkarır. Kapkaranlık bir gecede her şey siyahtır... Ama güneş doğunca kırmızı baş gösterir, yeşil boy verir, mavi gökyüzünü kuşatır, sarı canlanır... Duygular da karanlık bir kalbe ışık verir. Karanlığı anlamlı hale getirir.
Geceyi katlanır kılan şey, karanlıktan sonra ışığın geleceğini bilmek değil midir?

Belki altını çizebeleceğiniz bir çok kelime ve cümle bulabilirsiniz Asude'nin Daima Aşk Kazanır romanında ama benim en etkilendiğim iki paragraf oldu diyebilirim.

Merhaba diyerek yazıma başlamak istiyorum. Asude ile uzun zaman çok satanlar listesinden inmeyen Papucumun Ajanı 1 kitabı ile tanıştım ve o kitapla ilgili düşüncelerimi de yine buradan paylaşmıştım. Sonrasında ara vererek Beni Sev ile devam ettim ve Papucumun Ajanı 2'yi bitirerek Daima Aşk Kazanır kitabını beklemeye başlamıştım ki, geçen hafta aldım, başladım ve bitirdim.

Ya inanılmaz keyif, neşe ve heyecanla okuyorum Asude'nin kitaplarını ve çok paylaşım yaparak ve çok da anlatarak tavsiye ediyorum kitap aşığı olan herkese. Evde bir akşam canı sıkılan kızım benim kütüphaneden Papucumun Ajanı 1"i alıp okumaya başlamış ve ertesi gün bana kitap karakteri olan Deniz'in neler yapacağını sormuştu. Tabi ki anlatmadım. Anlatır mıyım? Oku ve gör dedim.

Oda bir hızla ve merakla kitabı yutar gibi okuyup ikincisini de aynı hızla bitirdi ve çok sevdi. Ayrıca çok güldü ve eğlendi. Uzun süre akşamları evde Deniz ve Tuna'yı konuştuk diyebilirim. Hele de Deniz'in Bim poşetine sarılmış olan saçları hakkındaki yorumlarımız hiç bitmedi diyebilirim.

Bizim kitap hakkındaki konuşmalarımıza şahit olan, evimize gelen yeğenimde baktı ki biz kitapları çok methediyoruz. Oda bir hafta içinde ikisini de birden bitirmiş oldu.

Geçen akşam ben instagram'da Daima Aşk Kazanır kitabımın paylaşımını yaptığımda, kız kardeşim kıskandı ve şimdi sıra ona geçmiş oldu. Kıskanç Seda...

Papucumun Ajanı 1'i anlatırken şöyle bir cümle kurmuştum. "Ortalık yerde okumayın" demiştim.

Kız kardeşimle telefonda konuşurken, "Abla şimdi neden öyle söylediğini kitabı okuyunca anlıyorum" dedi. "Her sayfada gülecek bir şey bulabiliyorum." Bu da kardeşim Seda'nın yorumu sizlere.

Daima Aşk Kazanır'a gelecek olursak, yine çok fazla detay vermeyeceğim. Kitap severlerin alıp okumasını rica ediyorum.

Birazcık anlatayım:))

İflas eden babasının intikamını almak için Ankarada'dan İstanbul'a aksilikler içinde gelen Rüya, kuzeni Aylin'e çok kızgındır. Aylin uçağı kaçırmıştır ve Rüya tek başına hem yolculuk yapmış hemde çok sinirlenmiştir. Aksilikler peşini bırakmamış yeni kalmak istediği otelde başka aksilikler çıkmıştır. Tüm suç Aylin'indir. Resepsiyondaki bayanla giriştiği münakaşa sonrasında Bay çevrimdışı karşılaşır.

Resepsiyonda itiraz üstüne itirazlarını sıralarken patronla görüşmek ister ve asıl ikinci kahramanımız Tekin ile tanışır ve Rüya'nın hayatı o zamandan itibaren değişmeye başlar.
Otelde kalmaya başlayan Aylin ve Rüya katılacakları yardım gecesinde intikam planlarını gerçekleştirmek isterlerken, Rüya bambaşka şeyler yapar.

İşte ne olduysa o gece içtiği gizemli hap her şeyi değiştirir. Ve Rüya başka bir kadına bürünür. Koşarak kendini asansöre Tekin'in yanına atar ve Tekin'in yatak odasına kadar girer.

Sonra neler mi oluyor?

Artık kestik:)

Aslında çok şey oluyor. Rüya'nın hayatı tamamen değişiyor ve acılarla başlayan günler, mecburiyetler, bambaşka yerlere sürüklenerek ve gerçekten Daima Aşk Kazanıyor.

İnanılmaz güldüğüm, gözümde canlandırdığım, okuduğum o anı günbegün yaşadığım sahnelerde sürekli okurken bende Rüya ile Tekin'i tanıdım, sevdim, imrendim diyebilirim.
Asude'nin müthiş bir yazım şekli var. Karakterleri ve hikayeyi anlatım tarzı, olayların geniş tasviri ve her bölümü birbiri ile iyice bir bağlantı kurarak okuyucuyu kitabının içine hapsetmesi.

Hiç sıkılmıyorsunuz. Size garanti verebilirim.

Bol eğlenceli, bazen duygulu, bazen gülmeli, arada hüzünlü, ağlamalı, bolca aşklı, çok sevmeli, çok öpmeli, tutkulu bir aşk romanı mı, yoksa eğlenceli romantik komedi mi?
Siz nasıl isterseniz o şekilde size bırakıyorum.

Bence bazı karakterler sadece kitaplarda güzel. Neden mi? Çünkü her okuyucu karakterleri kendi zihninde, kendi istediği gibi belirliyor.

Harika yakışıklı ve karizmatik bir erkek Tekin ile, bukleli, sade ama gösterişli, çekici güzel bir bayan Rüya'nın hikayesini sizde okuyun.

Belki bir Tekin veya bir Rüya'da sizsiniz.

Hımmm birde Beste var. Oda kitabın içindeki küçük bir çalı kafa...

Okuyanlar yorumlarınızı bekliyorum.

Hoşça kalın

5 Temmuz 2016 Salı

Me Before You - Senden Önce Ben

Merhabalar 

Daha önce de blogumda Me Before You ile ilgili bir post yayınlamış kitaptan sonra filmi sabırsızlıkla beklediğimi bahsetmiştim. 

Film neredeyse bir aydır vizyonda ve ben fırsat bulup da gidememekten şikayetçiydim. Geçen gün filmi bilgisayarıma indirdim ve tamam şimdi seyrederim derken bu sefer de alt yazısının henüz yayınlanmadığını gördüğümde de sinirlenmiş, bu böyle olmaz gidip sinemada seyretmeye karar vermiştim. 

Nihayet bayram tatilini fırsat bilip kızımla birlikte sinemanın yolunu tuttuk. 

Sıcağı sıcağına da yorumlamak için buradayım.

Kızımla ben ikimizde kitabı okumuş ve çok sevmiştik. Hatta Damla kitabı benden daha hızlı okuyup bitirmişti. 

Kitap çok etkileyiciydi. Filmden de aynı zevki alacağımı umut ediyordum. 

Kitabı bana tavsiye eden satış görevlisi, sonu çok dramatik ağlayan okurlar ver demişti. Benim sevebileceğim bir tarz kitap demiş hemen aldığım gibi okumaya başlamıştım. 

Hatta blogumu açtığımda ilk bu kitabı yorumlayarak yayın paylaşmıştım. 

Benim için ayrı bir değeri var Senden Önce Ben.

Ben kitabın son üç sayfasına gelene kadar ben neden ağlamıyorum bile demiştim kendime. Ama son sayfalarda Will'in Clark'a yazdığı mektubu okuduğumda, işte o anda yaşlar gözlerimden süzülmüştü. 

Film ise kitabın bir özeti. Kitap kadar geniş detaylara yer verilmeden ana konu üzerinde ilerliyor. Tabi ki kitapta olduğu gibi beklemek yanlış olur. Çünkü her bir okuyucu okuduğunu kendi zihninde canlandırdığı gibi yaşıyor. kitapta Will'de Clark'da çok detaylı, çok duygulu  anlatılmış. Filmde hepsini yaşayamıyorsunuz. 

Sonuçta film kitaba sadık kalarak ilerlemiş. Güzel olmuş. Ben çok beğendim. Benim beğenmem belkide kitabı çok sevmemden de kaynaklı olabilir bilemiyorum ama, film İMB'den 7,7 puan almış. izleyici yorumları da gayet güzel.

Sonunu bildiğiniz bir filmi seyretmeye gitmek başka bir his. 

Seyrettiğiniz film ile kitabınız aynı mı değil mi soruları ile filmi seyrediyorsunuz. 

Kitabı okuyup  sevenler, filmden de zevk alacaklar. 

Kitap ve filmin konusu; Geçirdiği motosiklet kazası sonucunda boyundan aşağıya felç kalarak yaşamını sürdürmeye çalışan Will, annesi tarafından ona arkadaşlık etmesi için işe aldığı Louisa Clark arasında geçiyor. 

Louisa Clark çalışmaya ve para kazanmaya mecbur bir kasabalı kızdır ve işten çıkartılmıştır. Ne tür iş olursa olsun çalışmak zorunda kalan Louisa Clark Will bakmak için işe girmiştir. Aslında işi Will'e bakmak değil ona arkadaşlık etmektedir. 

Louisa Clark'ın hayat dolu enerjisi, renk renk kıyafetleri ve pabuçları, gülünmeyecek esprileri sonunda Will'in dikkatini çekemeye yetecektir. 

Will hayatının geri kalan kısmını felçli olarak geçirmemek için kendi isteği ile hayatına son vermek istemektedir. Anne ve babası oğullarının aldığı karardan vazgeçmesini umarak ondan altı ay gibi bir süre izin almıştır. Bu altı aylık sürede Will'e Clark eşlik edecektir. İlk zamanlarda Will Clark!ı istemese de, son zamanlarda uyandığında sadece onun için yaşamak istediğini anlayacaktır. 

Ama Will için hiç bir değişiklik olmayacak, Clark' aşık olarak hayatına son verecektir. 

Will ölür. 


Kitabın sonunda olduğu gibi, filmin sonunda da ben yine ağladım. Baktım kızımda ağlıyor. İki ağlak sonunu bildiğimiz filmden yorum yaparak ayrıldık. 

Dünyada sevmek o kadar güzelken ölüm neden diyorsun. Helede  kendi ölümünü kendin hazırlamaya koşarak giderken. 

Seçimler...

Film kısa süre daha vizyonda. Gitmek isteyenlere tavsiye edilir. 

Jojo Moyes'ın Sevgilimden Son Mektup kitabı da oldukça güzeldi. Belki onuda yakında vizyonda görebilme şansını yakalamış oluruz inşallah. 

Me Before You Official Trailer


3 Temmuz 2016 Pazar

Ramazan Bayramını Karşılarken



Merhabalar

"Eski bayramların tadı yok." klişe bir sözle yazı yazmak istemiyorum. 

Eski bayramları biz kendi ellerimizle bitirdik demek istiyorum. Bu yorumuma katılan da olur, katılmayanda. 

Ben her yaşımda bayramları sevmişimdir ve çocuklarımda sevsin diye de elimden gelen tüm gayreti gösteriyorum. 

Ramazan bitmek üzere. "Annem her ramazan başlangıcında Ramazan ayı sevinerek gelir, üzülerek gider." der. 

Yine bir ramazan ayı bitmek üzere ve bayram arefesine girmiş bulunmaktayız. 

Bizde bayram hazırlıkları başladı. Ya sizde?

Bu sabah uyandığımda mis gibi bir koku karşıladı beni. Annemin güzel ellerinden hazırlanmış ev baklavası. 

Nasıl da mutfaktan solana yayılmış tereyağ kokusu. Hımmm. İftar olsa da tatsak diyorum hemen. 

Mutfakta üstü nar gibi kızarmış iki tepsi baklava. Sahurdan sonra yatılmamış ve baklavalar hazırlanmış.

Annem biz çocuklarına bayramda bayram sofrası kurup, ardından da baklava ile taçlandıracak. Menü hazırlanmış. Her zaman olduğu gibi.

Hasta olmadığı her bayram annem bize mutlaka baklava açar. Geçen gün dedim anne bana el ver. Bende öğreneyim. Allah korusun sana bir şey olursa evin büyük kızıyım ben açarım. Annem gülerek olur dedi. ne kadar uğraşırsam uğraşayım onun ki gibi olmaz, eminim. Ama azimliyim ev baklavası açmayı öğreneceğim:)) 

Kız çocukları annelerinden ne görürlerse onu yapmaya annelerini örnek almaya çalışır. Bende annemi çok örnek almışımdır ve almaya da devam edeceğim. Ben hala anneme göre çocuğum ve öğrenecek çok şeyim var daha. 

Her yaşta öğrenilir. Anneden öğrenmeye devam:))) 

Baklava açıldı. Annemle bayram alışverişine çıkıldı. Bayram misafirleri için eve yeni ihtiyaçlar alındı. Sular kesik olduğu için bayram temizliği yarına kaldı. Arefe günü gelmeden her bir şey hazır olacak diyor annem. Annem öyle söyledi. Emir büyük yerden. Dinlenilecek. O hiç kırılır mı?

Bizim gibi bir çok aile bayram için hazırlıklarını yapıyordur. Bayram da misafir ağırlamak başka bir duygudur. Bizim geleneklerimiz.

Rahmetli babam ölmeden önce abim babamla bayram namazı kılar ondan sonra bayramlaşılırdı. Şimdi ise abim bayram namazından sonra gelir biz bayramlaşır,  sonra babamı ziyarete gideriz. babamla da bayramlaştıktan sonra annem güzel bir kahvaltı sofrası kurar ve başına toplamaya çalışır. 

Annem hep bizi bir arada tutmak ve toparlamak için uğraşır. Çalışır ve genelde de başarılı da olur. 

Canım annem... 

Bende annemin yolunda ilerliyorum. her bayram olduğu gibi bu bayramda çocuklarıma bayram kıyafetlerini aldım. Bayram günüde harçlıklarını vereceğim. Biz onlara, onlarda çocuklarına öğretecekler. Gelenekler nesilden nesile devam etmeye devam edecek. 

Bayramlar güzeldir. Bir arada olmak, hep beraber olmak daha da güzel. 

Bayram sofraları ayrı bir güzel. 

Şimdilerde bayramlar tatil gözüyle bakılıyor. Planlar yapılıyor. Dinlenebilmek için gün sayılıyor. 

Haklıyız da. Çok çalışmaktan, Fazla dinlenemekten şikayetçiyiz. Ben de çok zaman öyleyim. Haftada 1,5 gün neye hiç bir şeye yetmiyor diyorum hep. Bende tatil günlerini sabırsızlıkla bekleyenlerdenim. 

Yinede bayramlarda ailelmle bir arada olmayı tercih ediyorum. O yüzden tatil planlarımı bayram sonralarına ertelemeye gayret gösteriyorum. 

Bayramda bir arada olmanın tadı, kokusu, neşesi bence bir başka.

Bayramlar bir arada olunca güzel. 

Hepimizin Ramazan Bayramı kutlu olsun.

İyi bayramlar