Merhabalar
“Hayat neyse uzun bir yoldur. Giderken çevrene bak, kim sabırlı, kim açgözlü, kim kibirli,kim hakkı hukuku rızasıyla gözetiyor anlarsın. Uzun yol sana nerede, ne zaman, ne yapman gerektiğini öğretir. Uzun yol sana basireti, intizamı, insicamı öğretir. Zamanın kıymetini anlarsın, insan hayatının pamuk ipliğine bağlı olduğunu, hak yiyenin elbette hesabını ödediğini anlarsın. Uzun yol insanı terbiye eder, ıslah eder, günahına kefaret olur.”
Şimdi düşerken kitabını yorumlarken, hiçbir şey bizim
gördüğümüz gibi değil demek istiyorum.
Roman çok klişe bir giriş ile başladı.
İshak eşine bir not yazarak evi terk ediyor. İshak’ı
giderken görenler, İshakların üst kat komşusu Julide ile gittiğini görünce
mahalleye bomba etkisi düşüyor.
Şimdi sizi duyar gibiyim. Evli bir adam, eşini üst kat
komşusu ile aldatıp sevgilisi ile kaçıyor. Ne yalan söyleyeyim, bende aynı bu
düşüncülerle okumaya devam ettim. Okudukça gördüm ki ön yargı çok kötü bir
davranış ve düşünme şekli.
Roman uzunca bir yol hikayesi, Geçen gün paylaştığın alıntı
da bunun bir göstergesi. İshak kaçmak istiyor Julide de sebebinin ne olduğunu
sormadan ben yanında gelirim diyor ve çıkıyorlar yola. Nereye gideceklerini
planı yapılmadan uzun yol başlıyor. Bu yolda bazen İshak anlatıyor, bazen
Julide konuşuyor, bazen yazar anlatıcı olarak her ikisini anlatıyor.
Sayfalar ilerledikçe İshak’ın neleri kabul ettiğini okuyunca
büyük bir hazımsızlık yaşadım. İshak’a ve karısına inanılmaz kızdım. İshak’un
bu saf hallerini hiç sevmedim. Her şeyi
kabul edişi hali beni sinir etti de etti. Hele karısının yaptıklarını hiç mi
hiç onurlu bulmadım. İnsan kullanmak, birini kandırmak bu kadar mı kolay dedim?
Sinir olduğum sayfalar çok fazla oldu.
En çok sevdiğim Julide’nin iç
hesaplaşması oldu. Yaşadıklarına yaşayacaklarına, başına gelene çok üzüldüm.
İki karakter de insanoğlunun hayatta başına her bir şeyin geleceğinin birer
kanıtı olarak anlattı. Yol boyunca ikisini de dinledim anladım, hak verdim,
kızdım ve ben onlar için başka bir son yazdım. Ama benim sonum yazarın ki ile
aynı olmadı.
Yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Her kitapta olduğu gibi
betimlemeleri çok fazla. Ben betimleme ve duygu yoğunluğu sevdiğim için bana
çok iyi geliyor. Romanın içine daha iyi bir giriyorum ve mekan, olay, ne varsa
gözümün önünde canlandırıyorum. Yazarın yazım dilini de oldukça alıştım ve
Düşerken’i de çok beğendim. Yazarla tanışmak isterseniz kitaplarından önce
@tuhafdergi deki yazılarını da okuyabilirsiniz.