"Acısıyla tatlısıyla
bir yılı da bitirmek üzereyiz." Demiyererek
başlayacaktım yazıma ama kendini bu klişe cümleyi yazarken buldum:)))
Bir
yıl daha geçti ömrümüzden. Bir yaş daha yaşlandık maalesef.
Sabah
sıkışık trafikte işe giderken dalmışım öyle ve yıl boyunca neler yaptığımı
neler yaşadığımı düşünürken buldum kendimi. Bir yıllık film şeridi geçti
gözümün önünden birden.
Güzel
bir yıl değildi benim için. Ayrıca 2013 yılının çok kişiye iyi gelmediğini duydum.
Karışık bir yıl olduğunu söyleyen çok oldu. On üç rakamının uğursuzluğundan mı,
tekli rakamların tek kalmasından dolayı mı bilmem, bence kötü bir yıldı.
Ben
kötü şeyleri bir kenara bırakarak, kafamdan def ederek 2013 senesinin
bende bıraktığı iyi şeyleri düşünmeye odaklandım.
İşim
gereği çok fazla insanla iletişim halindeyim ve konuşmayı sevdiğimden
mütevellit sohbet etmeye farklı kişiler tanımaya hevesliyim. Küçük büyük hiç
fark etmez herkesle konuşur, paylaşır ve dinler aldığım her bilgide yeni
cümleler, yeni anılar, yeni hayaller katarım kendime.
2013
yılında yeni yeni insanlar yeni arkadaşlar edindim. Bolca sohbet ettim ve
anlatmanın ve dinlenmenin ne kadar önemli olduğunu kanısına vardım.
Konuşuldukça içinde biriktirilen ne varsa dışarı döküldüğünü, susarak hiç bir
şeyin değişmediğini anladım. İç sesimim haykırışlarını duydum ve
herkesten ve her şeyden önemli olan tek şeyin insanın kendisinin olduğuna karar
verdim.
Önemli
ve değerli olan bendim.
Şu
zamana kadar izlediğim yol yanlışmış. İnsanın önce kendisini sevmesi
gerekiyormuş. Sen kendinden daha fazla değer veriyorsan başkasına, o başkaları
daha da fazla senden seni almak için uğraş gösteriyormuş. Sende "Yok
hayır" dediğinde de itirazla karşılanıp suçlanılıyormuşsun.
Yorulmuşum böyle olmaktan. Farkına vardım.
Adımın
taşıdığı anlamdan mı kaynaklanıyor, yoksa sorunları kolay çözümleyip
sonuçlandırmam, hayata pozitif bakıp hep olumlu sonuçlar elde etmekten mi
bilemem ama hep benim onları düşünmemi, ilgi göstermemi, sabırlı olmamı, ilk
adımın benim atmam gerektiğini, affetmem gerektiğini düşünüyorlar.
Bu
düşüncelerden yoruldum artık. Bir karar aldım ve yapmıyorum.
2013
yılının ikinci yarısından sonra düşüncelerimle, önceliklerimle ilgili
değişiklik yapma kararı aldım. Yapmak istediklerimi sıraladım kendimce. Çok
uzun zamandır yapmak istediğim ama bir türlü cesaret edemediğim bir şeyi
yaptım. Kendi bloğumu kurdum. Benim için güzel bir adımdı blog kurmak. Gezip eğlenmeye, oğlum Berke'yle daha çok vakit
geçirmeye, kızım Damla'yla bolca sohbet etmeye dostlarımla sık sık görüşmeye,
yazmaya ve yazdıklarımı paylaşmaya işten arta kalan tüm zamanımı verimli
kullanmaya başladım. En güzeli kendimi önemsedim ve kendime vakit ayırdım.
Severek
yaptığım işim, ailem, eşim, çocuklarım, yemeklerim, olmazsa olmaz kitaplarım,
arkadaşlarım ve can dostlarımla ve aldığım kararlarımla, kendime duyduğum
özgüvenimle daha iyiyim.
Beni
yılmadan ve usanmadan dinleyen ve benden desteğini esirgemeyen kendimi bulmamda
bana yardımcı olan sevdiğim üç dostumun katkısını hiç unutmayacağım. İyi varsınız. İyi ki benim dostlarımsınız.
Aslında
anlatmak istediklerim başka şeylerdi ama kelimelere ve cümlelere başka harfler
döküldü. Her şeyi bir tarafa bırakmak lazım. Önce ben demeliyiz. Ben demenin ne
demek olduğunu kavradığımızda kendi hak edişimizi bulmuş olacağız. Olumlu ve
yapıcı bir duruşumuz kararlı bir tutumumuz varsa, samimiyet ve dürüstlüğü de
elden bırakmadığımız sürece değerli olan yine kendimiz olacağız. Kendi saygımız
hem bizi hem de karşımızdakini şahlandıracak.
Kendi
farkındalığını anlamak, ben olduğunu hissetmek çok güzel bir duyguydu ve ben şu
an onu çok iyi yaşadığıma inanıyorum.
Ben
yaşamımda her zaman sağlığı birinci, huzuru ikinci olarak istedim. Sevmenin ve
sevgi göstermenin her kilidi açtığına inananlardanım. Ruhumda polyannacılık var
benim. Yapılan her kötülükte bile hayır arar ve ondan da kendime ders çıkarmaya
çalışırım.
İyi olalım.
İyi
bakalım gözlerimizle dış dünyaya. Güzellikler olsun yanı başımızda. Arada iç
sesimize de kulak vermeyi unutmayarak.
Yeni
bir yılda kim ne istiyorsa ve diliyorsa gelsin ona, konsun yüreğine.