24 Mayıs 2019 Cuma

Acımasızlar Kitap Yorumu




“Beni sevmeni istiyorum.” diye mırıldandım.

“Bunu yapamayacağını düşünürsen de bana karşı hiç değilse aşka yakın bir şeyler hissetmeni istiyorum. Sadakatini istiyorum. Bana karşı dürüst olmanı istiyorum. Her zaman, her şartta benim yanımda olmanı istiyorum. Seni başkasının yanında görmeye dayanamam. Vücudunu istediğim gibi kalbini ve düşüncelerini de istiyorum. Ümitlerini, hayallerini benimle paylaşmalısın. Paylaşmalısın ki bir gün bunları gerçeğe dönüştürebileyim. “

Biri İtalyan, biri İrlanlada’lı olan iki mafya babası on beş yıl önce stratejik bir anlaşmaya imza atarlar ve çocukları evlendirerek güçlerini birleştirmek isterler. Bu anlaşma hiçbir zaman bir ihaneti kaldırılabilecek bir anlaşma değildir ve tek bir ortak düşman vardır. Valerolar.
Birbirini hiç görmeyen Melody Giovanni ile Liam Callahan’ın formalite başlayan evliğinde tabiri caizse yer yerinden oynuyor diyebilirim.



Siz romanı okumaya başladığınız andan itibaren karakterlin ne kadar acımasız olduğunu görüyorsunuz. Hele Mel, (Melody’e sadece kendisinin izin verdiği kişiler Mel diyebilir) onun içinde bir damla bile acıma yok. Tek bir patron olma isteği ile etrafındaki herkese kök söktürüyor ama Liam’ı tanıdıkça ona inandıkça da değişmiyor değil. Çok karanlık bir mafya hikâyesi olan Acımasızlar’da düşmana karşı birçok strateji geliştiriliyor, hükümet ve polis teşkilatı bile işin içine dâhil oluyor Callahan ailesi bayağı bir mücadele veriyor ve ailenin birbirine olan aşırı bağlılıkları göz dolduruyor. Aile dışında kim olursa olsun gözünün yaşına bakılmadan acımadan öldürülebiliyor. Sebep olsun veya olmasın öldürmek onlar için oldukça kolay.

Ailenin tüm fertleri kadın veya erkek hepsi birbirinden güzel ve yakışıklı. Yazar Liam ve Mel’i anlatırken şaheser yaratmış gibi anlatıyor. Mel’i çok acımasız yapmış ama ona sürekli beyaz topuklu ayakkabılar giydirerek masumiyet de kazandırarak içinde kırgın olan bir yanı göstermiş. Liam’ hayat verirken nasıl sevebileceğini, nasıl sahipleneceğini kanıtlamış.
İşte romanın karanlık taraflarının yanında, güzel yanlarının da oluğu duygulu sayfalar karanlık mafya dünyasından biraz da uzaklaşmayı sağladı ve romanın akışını renklendirdi.
Liam ve Mel iki patron; kaçakçılık yaparak dünyayı ele geçirme hırsları ile güçlenirken düşmanların da rahat durmayacağını romanın sonunda bomba etkisi yaratarak gösterdi. Devam kitabında daha çok acımasızlık göreceğimizin sinyallerini şimdiden hissediyorum dersem sizi de oldukça meraklandırabilirim.

Romanın arka taraflarında duran yan karakterler birinci kitabın sonuna doğru oldukça atak göstererek kendilerinden sıkça bahsettiler ve Ben en çok Coroline ile Olivia’ya yı merak ediyorum. Neal’dan da bomba ataklar beklemiyor değilim.

Acımasız bir mafya hikayesi okumak isteyenleri romana beklerim. Son olarak Liam ile Mel’in özel anlarını göze alırsam roman için yetişkin türü diyebilirim.






14 Mayıs 2019 Salı

Labneli, Kremalı Muhallebi



Merhabalar 


Ramazan ayına yakışır bir tatlı ile geldim. Hafif ve son derecede lezzetli bu tatlının yapımı da oldukça basit. Ben de evdekiler de olukça beğenince geçen gün ikinci defa yaptım ve iftar sonrası soğuk soğuk yediğimizde mis gibi geldi.

Malzemeler:

1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı un ve nişasta  (ben tepeleme koydum)
1 paket vanilya
1 paket labne (ben pınar labne seviyorum ve tadı gerçekken çok leziz)
1 paket krema
1 paket kakaolu bisküvi

Yapılışı:

Süt, şeker, un ve nişasta sürekli karıştırarak koyulaşıp göz göz oluncaya denk pişirdim. Ocağı kapattıktan sonra vanilyayı ekleyip az soğumaya bıraktım. Sonra bir paket labne ve kremayı ekledikten sonra mutfak robotu yardımıyla bembeyaz köpük gibi olana kadar bir güzel çırptım. Sonra kaplara muhallebi bir tane bisküvi, muhallebi bisküvi koyarak paylaştırdım. Üzerine ben fındık içi ilave ettim. Benim kaselerime göre 8 adet muhallebi elde ettim.  



Üstünü süslemek sizin zevkinize bağlı. Meyve sosu yaparak bile tercih edebilirsiniz. Bu muhallebiyi kekleriniz için pasta kreması olarak da kullanabilirsiniz. Soğuyunca bayağı koyulaşıyor.

Tavsiyem bir gün sonra yerseniz daha çok lezzet alacaksınız. Yerken kesinlikle labne tadını almıyorsunuz.

Ben labneli tarifleri çok severim o yüzden ben çok sık tercih ederim. Umarım beğenir ve yaparsınız.

Afiyet olsun 




13 Mayıs 2019 Pazartesi

Nerde Eski Ramazanlar & Mİm



Merhabalar

Hoş gelmiş ya Şehr-i Ramazan diyorum. Takip ettiğim blog arkadaşlarım yeni bir Mim yazısı yayınlıyorlar. Eski Ramazanlar Mim’i. Bende bu güzel Mim’e katılıyorum.

Ramazan’ın bende maneviyatı çok büyük. Ramazan ayı gelince içim huzurla dolar ve İslam’ın şartlarından biri olan “oruç” ibadetimi yaptığım için çok mutlu olurum.

İlk orucum, ben orta bire giderken başlamıştım. Abim ise ortaokul ikiye gidiyordu. O zamanlar iftar dört buçukta okunuyordu sanırım ve biz tüm ay boyunca hiç file vermeden oruç tuttuk. O zamandan beri de hamileliklerimin dışında hep orucumu tutmaya çalıştım ve tutmaya gayret gösteriyorum. 

Allahım daha çok ramazan görmeyi bize nasip etsin inşallah.

Şimdi sıra  Eski Ramazanlar sorularının yanıtlarında.

1-    Ramazan’ı bir hediye paketine benzetirsek; sizin için nasıl bir paket olurdu? İçinde sizin için neler olurdu?

Aile paketi olurdu. Bir de kağıda sarılmış el yakan mis kokulu pideler. Madem eskiyi yazıyoruz. Eski evimizde bir hediye paketi olsun ve içinde babam yaşamış olsun bizde onun yanında yerlerimizi alalım. Hep birlikte iftar açalım. 


2-    Ramazan ile ilgili hatırladığınız en net anınız hangisidir? Size kazandırdığı hislerle birlikle anlatır mısınız?

Abim ile biz oruca başlamadan önce babam aksatarak orucunu tutarmış. Biz ne zaman abim ile oruç tutar olduk, rahmetli babam kendine çok kızmış. Annem çok zaman sonra anlatmıştı bize. Bu olay benim için çok kıymetli. Her ramazan hatırlarım.



3-    Çocukluğunuzdaki Ramazan ve şimdiki Ramazan arasındaki en belirgin farklar sizce nelerdir?

O kadar çok ki :((  Hepsinin üstünde saygımız kalmamış. Hiçbir şeye. Çok bencil olmuşuz. Bu davranış şeklinin dışında eski ramazanların hazırlığı yok. Belki ben büyük bir şehirde yaşadığımdan olabilir. Eski küçük yerler daha güzel hazırlanıyordur. Annem ramazan öncesi temizliğini mutlaka yapar. Eve çok önceden kuru gıdalar alır koyar.

Hoşgörülü ve saygılı bir ramazan aynı da bitirmek ümidiyle. 




9 Mayıs 2019 Perşembe

Şaşırt Beni Kitap Yorumu



“Bana ne oldu bilmiyordum. Kendimi bir tilki makinesi gibi hissediyordum. Şüpheler, kuruntular, teoriler, beynimde minik toplar gibi zıplıyordu. Dan’e güveniyordum. Dan’i tanıyordum. Biz bizdik. Sağlamdık. Eee, ne değişmişti.”


Başlarda biraz sıkıldığım sonra heyecana kapıldığım bir roman oldu Şaşırt beni 

Sylive ile Dan ikiz kızları ile birlikte mutlu musmutlu bir hayatları vardır. Rutin sağlık kontrolü için gittikleri doktoru, iki çiftin oldukça sağlıklı olduğunu ve uzun bir hayat süreceğini söyler. Bu uzun hayatın özeti 68 yıl daha yaşamaktan geçer.

68 yıl daha aynı kişi ile evli olma fikri Sylive ve Dan’i endişe içine sokar ve düşündürmeye başlar. Şu an güzel giden evliliklerini 68 yıl daha koruyabilme düşüncesi çifti korkutur. Bu düşüncelerle içinde tıkılıp kalan Sylive ile Dan, Sylive’nin bulduğu şaşırt beni projesi ile birlikte birbirlerine sürprizler yapmaya başlarlar.

Çiftin birbirlerine hazırladıkları sürprizleri okumak çok eğlenceliydi. Hele Sylive’nin özel fotoğraf çekimi, Dan’ın mutfağa hazırladığı sürprizi okudukça güldüm.

Roman sonra öyle bir yere geldi ki işte o zaman işin içine şüpheler, kuruntular, cevapsız sorular, sadakat ve aile kavramı girdi. İste romanın vermek istediği her duygu son yüz elli sayfada yerini aldı ve ben son sayfaları daha büyük bir keyifle okudum. Bazen çok iyi tanıdığımız bir kişiyi bile çok iyi tanımadığımızın bir yansıması gibi gördüm Şaşırt Beni’yi.. Sylive iş ve özel hayatında daha da büyüdü. Çocukluğu ve ailesi ile yüzleşti. Kendini buldu. Evliliğini sağlamlaştırdı. Yazarın tarzını seviyorum. 

Yine sevdiğim bir Kinsella romanı oldu. Hem eğlendirdi, hem düşündürdü.