28 Nisan 2018 Cumartesi

Kuğu ve Çakal Kitap Yorumu



Katiller Çetesi serisinin üçüncü kitabı Kuğu ve Çakal le merhaba


"Çünkü aşk acıdır." dedi. Onun bu itirafıyla yutkundum. çünkü aşk hayatı en güçlü oynudur ve kahrolası seni ne kadar seviyor olsam bile bunu bana yaşattığın için senden bir o kadar nefret ediyorum. "


Bu seri için spoiler olmaması için fazla açıklama yapmadan yorum yapmak ne kadar zor.

Bu nasıl bir kitaptı diyerek başlamak istiyorum.

Bana göre inanılmazdı. Karakter olarak merak edilen Fredrik'in konu aldığı üçüncü kitapta, Fredrik'in iç dünyasına, karanlık yönüne, duygularına, karısı Serephina Fredrik'i Fredrik yapan her bir şeye tanık oluyorsunuz. Kitap altı yıl öncesi Seraphina'nın ihaneti başlıyor.

Serphina'yı kaybeden Fredrick altı yıl boyunca iz süremeye devam ediyor ve küçük bir iz yakalıyor.

Cassia…

Hikayeye büyük bir merakla giren Cassia kilit  noktası oluyor ve roman bir ilerliyor siz elinizden bırakamaz hale geliyorsunuz. 

İkinci kitapta çok merak ettiğim ve beğendiğim Fredrik'in iç dünyasını okurken çok tuhaf hislere kapıldım. iki farklı ruh halinde gidip geldi. Bir Cassia, bir Serephina. 
Sadece Cassia olsa dedim. Fredrick'in insancıl tarafını gün yüzene çıkaran, normal bir insan hale gelmesini sağlayan oydu. 

Ama Serephina o çok çok kötülüklerle dolu bir kadın. 

Seri her kitapta beni biraz daha şaşırtıyor. Daha neler olabilir, ne kötülükler, ne olaylar yaşanabilir sorusunu kendime sorup duruyorum.

Yazar beni çok şaşırtıyor. Daha ne fenalıklar olacak, nerelere kadar gideceğimizi düşünmeden edemiyorum. Okurken hem büyük keyif alıyor merak ediyorum, hem de böyle bir dünyanın var olduğunu bildiğimden insanlığımız adına üzülüyorum. 
Bu seride karanlık dünyada olan tüm kötülükler var. O kötü dünyayada ki kötü insanları cezalandıran Victor ve ekibi var.

Serinin son kitabı yakında çıkacakken, ben dördüncü kitabı sindire sindire okuyacağım. Güzel bir kurgu, müthiş bir hayal gücü ve hiç çekinmeden her bir olayını derine yazan cesaretli bir yazar. Seriyi okurken ön yargılarınızı ve duygularınızı bir tarafa bırakarak objektif okuyun derim. Objektif yaklaşın ve okuduğunuzun bir kurgu olduğunu unutmayın. 

Üçüncü kitabın başında yazar kitapları ile ilgili çok güzel bir açıklama yapmış ve kendini ve kitaplarını izah etmiş. Çok güzel bir davranış sergilemiş. 

Heyecanızı artıracak güzel bir seri arayanlara şiddetle tavsiye ederim.

İnanıyorumki bir gün onu bulacaksın. Bir aşk, hem aydınlık hem de karanlıktır ve tıpkı Serephina'nın sana yaptığı gibi birbirini bütünlemektir; ama aynı zamanda kişiye huzur da verir. 

16 Nisan 2018 Pazartesi

Cihan Mürtezaoğlu'ndan Yeni Albüm & Deli Zaman



Son zamanlarda büyük bir keyif alarak dinlediğim bir sanatçıdan bahsetmek istiyorum. 
Cihan Mürtezaoğlu. 

Youtube'da müzik dinlerken önerilenler de çıkan bir şarkı çok hoşuma gitmişti. 

Bir Beyaz Orkide. 
Güldürmeyen ağlatmayanSinsi bir okBu yaranınÖldürmeyenÇaresi yokKabuklarıKimde kalır

Şu an favori parçalarımın arasında yerini alan Bir Beyaz Orkide'den sonra sanatçının yeni albümü ile tanıştım.

Deli Zaman

Şarkıcının sesinin tonu ve kullandığı enstrümanlar bana çok iyi geliyor. Büyük bir zevkle dinliyorum. Özellikle kulaklıkla dinlediğimde daha çok haz alıyorum.
Deli Zaman Albümü sanatçının ikinci sola albümüymüş. Dokuzsekiz Müzik Yapımcılığı tarafından çıkarılan albümde toplamda 11 şarkı mevcut. Albümün ilk klibi de Deli Zaman'a gelmiş durumda.

Benim şarkılarımı ve yeni sanatçı keşfi için kullandığım programın Spoify.
Deli Zaman albümünde en çok beğendiğim iki parçadan biri Esir, diğeri Dilek Şarkısı oldu. Dinleyenler varda yorumlarını bekliyorum:) 

Deli Zaman Albümünün Şarkıları:

1.     ESİR
2.     DELİ ZAMAN
3.     SİLAHLARA VEDA
4.     BANA SOR
5.     YADİGAR
6.     YOLLAR
7.     SAF KUŞLAR
8.     DİLEK ŞARKISI
9.     TESELLİ
10.  KARDELEN
11.  TAM ORTASINDA

Telif hakkından dolayı video ve söz paylaşamadığım için kusura bakmayın. 

Sadece dijital platformdaki linkini size iletiyorum. 

İyi dinlemeler




10 Nisan 2018 Salı

Selvi Atıcı&Biz Kitap Yorumu



"Senin hanım arkadaşlar genelde çubuk kraker gibi oluyorlar. Ben, biraz balık kraker gibiyim!"

Egolu, kendini beğenmiş, burnundan kıl dahi aldırmayan, sert ve soğuk duruşunun altında, sımsıkı hislere bağlı güçlü mü güçlü bir adam. 

Direnmeye, gizlenmeye, saklanmaya, kurtulmaya baş koymuş, asi mi asi, hazır cevap bir kadın.

Çelik ve Çiğdem

İkisinin hikayesi ve karşınızda BİZ

İki farklı bir yaşam, iki farklı karakter, ,iki ters kişi nasıl olur da bir araya gelir de biz olabilirler. İşte hadi buyurun romana.

Çiğdem geçici süreliğine çocuk bakıcısı olarak girdiği evde, Umut bebeğin kıl amcasına sinir olup dururken bir bakmış ki aşık olmuş. O egosu tavan yapmış Çelik Bey’de Çiğdem’e laf söyleyip dururken, tüm kaidelerini ve kurallarını bozmuş o mavi gözlerin esiri haline gelmiş.
Çok detay vermeden anlatacaklarım bu kadar ama düşüncelerim oldukça fazla. 

Baştan başlayıp son sayfasına kadar o kadar büyük keyif aldım ki anlatamam. Hele Kübra ve Selcan’la çevirdiğimiz gıybetler okuduğumuz kitabın üstüne bal kaymak gibi doldu.

Ey aşk sen nelere kadirsin. İnsana yapmam dediğin şeyleri nasıl da güzel yaptırtıyorsun. Çelik’in o gizli yüreği nasıl gün yüzüne çıktı. Çiğdem onun için saklanmaktan, kalabalığa karışmaktan vazgeçti. Buldular birbirlerini ama…

İşte o arada neler oldu neler? Çelik kızdı. Çiğdem hiç geri adım atmadı. Pat pat çekinmeden korkmadan sıraladı laflarını. Hep asi, hep dik başlı oldu. Çelik kendi dediğini yaptırmak için çabalı durdu. Yaptırdı da. Deli kızımızı sindirmeyi başardı da.

Biz’i okurken iki deli hep gözümün önündeydi. Hallerine, hareketlerine, yaşadıklarına bakıp durdum. çok güldüm. Çok eğlendim. Çok keyif aldım. Bir ara hiç bitmesin istedim. Ama bitti. 

Yeniden kitabı sindirmek için bi daha okuyabilirim.

"Dışı özenle süslenmiş bir paket gibiydi, ilgi çekiyor ve hayranlık uyandırıyordu. Ancak içi kesinlikle bir buz dağının zirvesiydi. yaşına rağmen evlenmemiş olması da muhtemelen bu yüzdendi! Adamı ömür boyu çekebilecek çok fazla kadın olmadığından emindi. "