10 Temmuz 2020 Cuma

Gezilecek Yerler: Taraklı


Merhabalar 

Altı ayda yazı yazamayan benden açığı kapatmak için güzel bir fırsat. 

Gezmeyi yeni yerler keşfetmeyi çok sevenlerdenim. Benim gezme sevdam biraz değişik sanırım. Eskiye dayalı tarihi dokusu olan her şeye hayranlığım var. 
Hafta sonu hemen gidip gelecek, aynı zamanda da keyif alabilecek yerlerin araştırmasını yaptığımda karşıma Taraklı çıktı. 

Aslında son fotoğraflar ikinci gidişimden. Abant'a giderken yolumuzu Tarak'lıya kırıp ikinci defa bu güzellikleri görelim istedik. 

Taraklı Cittaslow'un sakin şehirler listesinde yer alan Sakarya'ya bağlı Osmanlı döneminden kalma bir kasaba. 

Bir dönem kasabada dizi bile çekilmiş. 

Küçük bir kasaba olduğundan dolayı hemen dolaşabilir içinize huzur yayabilirsiniz. Kasaba merkezi çok samimi. Kasaba sakinleri çok temiz ve naif insanlar. Yürürken bunu hissediyorsunuz. İlk gittiğimde kış yeni bitmişti ve sokaklar çatırdayan yanan odun kokuları ile doluydu. 

Kasabayı dolaşınca eski Osmanlı Evlerini görebiliyorsunuz. Eşimle biz programsız gezdik dolaştık. önceden konak olan ama sonradan cafeye dönüşen Hacı Rıfatlar Konağı'da dinlenip kahve içtik.


tarihi dokuya zarar verilmeden restore edilen Hacı Rıfatlar Konağı'nda sandıktan çıkan 100 yıllık bir veresiye defteri. 

Taraklı Kültür Evi'ni gezdik ve bolca fotoğraf çektik. 



Küçük yerlerin dokusu ve millete sahip çıkılma hissiyatı bambaşka.Bayrağımızı her yerde görebilirsiniz. 






Yarım günlük bir sürede kasabayı gezebilirsiniz. kasabayı ilk ziyaretimizden sonra yine yarım saatlik yol mesafesinde olan Göynük'e geçmiştik.

Yolum Sakarya tarafına düşerse yine yeniden Taraklı'yı ziyaret edeceğiz. 

Daha çok detaylı bilgi edinmek isterseniz internette her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. 

8 Temmuz 2020 Çarşamba

Aşktan Kaçış Kitap Yorumu




İnsanlar korkaktı. Ölmekten korkarlar, yaşamaktan korkarlar, birbirlerinden korkarlar ama en çok gerçeklerden korkarlar. Bu yüzden kendi gerçeklerini bulmak yerine başkalarının onlara sunduklarına, düşünmeden körü körüne inanırlardı.



Asil Korsanlar serisinden son kitap olan Aşktan Kaçış turumuza konuk oldu ve çok da renk kattı.  İlk değinmek istediğim yazarın bizim kültürümüz dışında değindiği hayat ve yaşam tarzına ait birleştirdiği romanları okumak çok keyifli oluyor. Hele ki benim o zamanlarda yaşamak isteğimi göz önüne bulundurduğunda  betimlemelerde romanı resmen yaşıyorum. 

Romanımızı kısaca yorumlamak istersem. Beatrice Connor ve Sean Q’sullivan’ın tatlı sert bir o kadar komik tartışmalarını anlatıyor diyebilirim.

Beatrice abinsiin yakın arkadaşı olan Sean ile birçok yerde karşı karşıya gelir ve hep atışırlar.  Beatrice göre Leinster Dükü İspiyoncu Dük’ken, Q’sullivan göre Beatrice  Yeraltı Cadısı’dır. Birbirinden hoşlanmayan iki kişinin sık sık karşılaşmaları çok sıkıcı olur. Düğün bitmeye yakın Dük’in birileri ile konuştuğunu gören Beatrice merakına yenil düşerek Dük’in peşine takılır ve kendini başka bir ülkede bulur.

İşte eğlenceli dakikalar bundan sonra başlar. Evinden habersiz yolara düşen Beatrice başına her türlü sıkıntıya sokar. Bitlenir, erkek uşak yerine konar, bir kıza göz kırptığı iddiasıyla yalağa düşer, neredeyse evi yakmaya kalkar.

Maceralı, atışmalı, bolca sevmeli güzel bir romandı Aşktan Kaçış. Evinden ve ülkesinden kovulmuş bir adamın iyi kalbi, asi yürekli kural tanımaz, aykırı bir kadının çocuksu tatlı hallerini okurken keyif aldım.

Sevdim mi evet.

Ama sevmediğim evlat ayıran bir baba, ikiz kardeşine düşman bir kardeş, sinsi, bencil  bir eski sevgili.

Böyle karakterler olmazsa olmaz tabi ki ama insan okuyunca kızıyor.

Yazarın tarzı, kalemi, karakterleri çok güzel, hapsi ayrı bir hayat. Okuyun, keyif alın okurken güzel vakit geçirin.


“Hadi küçük cadı, bana ne kadar cesur ve korkusuz olduğunu göster. Aradığın hep bu değil miydi? Başkaları ne derse desin düşündüklerini yapmak, hayatını onların yargılarına göre değil kendi istediğin şekilde yönlendirmek, heyecandan başın dönünceye kadar maceradan maceraya koşmak… İşte sana bunu sunuyorum. Gömleğimin düğmelerini çözerek bunu bana kanıtla.” 



3 Temmuz 2020 Cuma

Uzun Bir Aradan Sonra Tekrar Merhaba Blogum




Gerçekten merhabalar

Yazı yazmayı özlemişim:) 

Ocak ayında tek bir kitap yorumu yapıp daha da bloguma bakamadım. 

2020 benim için yeni başlangıçların yılı olacaktı. Öyle de oldu. Ocak ayında ömrüme ömür katacak hayat arkadaşımla evliliğimizi gerçekleştirdik. 

Çiftli rakamların uğuruna ve şansına inancım hep olmuştu ama bu sene ülkemiz ve dünyamızı etkileyen büyük bir salgınla mücadele halindeyiz ve halen bitmiş değil. 

Dualarımız dileklerimiz güzel günlerin hemen gelmesi. 

Hepimizin yaşamış olduğu kaygıları bende en derinimde hissettim. Öpmenin, dokunmanın sarılmanın ne ne kadar önemli olduğunu, ruhumuzu nasıl beslediğini, bizi insan olarak tanımlamanın farkına vardım, vardık, varıyoruz da. 

Rahmetli babamı kaybettikten sonra ilk kez bir bayram mezarlık ziyaretine gidemedim. Annemin elini öpemedim. Tüm ramazan ayı boyunca kimseyi evimde ağırlayıp iftar edemedim. 

Tüm bu burukluklar beni çok ağlattı, Hüzünlendirdi. Üzdü. 

Yine de sağlığımız yerinde olsun, öyle değil mi? 

Çalışmaya yine devam ettim. Bir hafta evde, bir hafta işte korunaklı bir şekilde çalıştım.

Evde oluğum sürelerde; bolca kitap okudum, ev işleri, temizlik, rutin olması gereken işlerimi hep rahatlıkla yaptım. Hobi merakım olan şeyleri denedim. Kendimi boyalara, çiçeklere, makromeye verdim. 

Çiçeklerim yavruladı:) Yeni yeni bebeklerim var. Tepsi, ekmeklik, peçete, takı kutusu yaptım. Makrome saksılık ördüm. 

Şimdilerde de ayna yapıyorum ama normal düzene geçtiğimiz için akşamları yorgun oluyorum ve biraz ağırdan gidiyorum. 

Zaman su gibi akıyor. Ömür bitiyor ama ömrümüzü güzel kılmak da bizim elimizde diye düşünüyorum. Efulim, yol arkadaşım yanı başımda. Çocuklarım sağlıklı. Ailemden herkes iyi. Kendi paramı kazanıyorum. 

Şükretmek için çok sebebim var. 

2020 yılı çok zor bir yıl. Bize öğrettiği çok şey olmadı da değil. 

Ama ben hep Mevla'nın şu sözünü söylerim:
Sen Allah'a güven; Hiç beklemediğin anda, çiçek açar umutlar. Birde bakarsın, tam ortasındasın baharın!


Sağlıkla kalın…


Yüzü Olmayan Kitap Yorumu



"Emek vermeden hiçbir şey vücut bulmaz, mevcut da olamaz. Aynı sıkıntı çekmeden, olgun bir insan olunamayacağı gibi."


Yüzü Olmayan Adam @mine_selen en merak ettiğim kitapları arasındaydı. 

Kitabın uzunluğu gözümü korkutsa da keyifli okuyarak bitirdim.

Romandan biraz bahsedersem; Duru kendini dış dünyadan soyutlamış, evi ile çalıştığı yayınevi 
arasında gidip gelen, çocuk kitaplarına resim yapan bir ressamdır. En yakın arkadaşı olan Merve ile de bu sayede tanışıp sıkı bir dostluk kurmuştur.

Duru Merve’yi ziyarete giderken içinden yükselen bir sesi dinleyerek o anda gitmekten vazgeçmiş ve ertesi gün yanına gelen Merve’den yaşanan cinayetin tüm ayrıntılarını bildiği halde yeniden Merve’nin ağzından içi acıyarak dinlemiştir.

Duru farklı hisleri ve güçleri diyebileceğim bir takım özellikleri mevcuttur. Kötü bir şey olacağı zaman ona durmasını ve yön gösteren birinin varlığını hisseder. Bu hislerle birlikte, oluşabilecek kötü şeyleri daha olmadan rüyasında görebilme yeteneğine ve astral düzlem denilebilen dünyada görünmeden dolaşabilme özellikleri de vardır.

Duru doğa sütü güçlerini dostu Merve’ye anlatmasıyla romanın macerası akıp gitmeye başlıyor ve romanın seyri bir anda bambaşka hale dönüşmeye başlıyor. Yeni karakterler, sıcak kişilikler ve kötüler de romanın seyrini tamamlıyor. Hele Komiser Tarık Aga… ve onun güzel ekibine bayıldım.  Bazı duygular çok çabuk gelişti ama olsun. Yazarımız öyle uygun görmüş.

Romanı çok anlatamıyorum çünkü ne desem spoi verecek olduğumdan burada bırakmak istiyorum.
Ben Sinem İşler ne yazsa okurum. Romanları sadece bir kurgu gibi gözükse de insan olarak alabileceğimiz alt mesajlarla dolu. Yüzü olmayan Adam’da da oldukça vardı.

Duru’nun insan nefsi ile ilgili Tarık’a anlattıklarını okuduğumda çok etkilendiğimi söylemeliyim. Romanlarında hep iyilik, bağlılık, sevgi, saygı, sadakat var. Naiflik ve alçakgönüllülük esas alınmış durumda. Kurgu ile maneviyatı iyi harmanladığını düşünüyorum. Her bir kitabını severek ve kısa sürede okuyorum. Sinem İşler’in tüm kitapları tavsiyemdir.

Diğer okuduğum Sinem İşler 'in romanlarının yorumu için bakabilirsiniz.