26 Eylül 2018 Çarşamba

Victor Kitap Yorumu





“Özür dilerim, İzabel. Tanıştığımız gün için, seni Javier Ruiz’in yerine geri götürmediğim için, Izel’e seni vermediğim için, zayıflığım seni tehlikeye soktuğu için, gerçek bir hayatı, benim tek bildiğim acının ve korkunun değmediği bir hayatı sana sunamadığım içini bugün hem de benim yüzünden öleceğin için, sana aşık olduğum için ve diğer her şey için… Özür dilerim. “


Katiller Çetesi serisine okumaya başladığımda bende en çok merak uyandıran karakterdi Victor.
Sabırsılzıkla Victor'u okuyacağım zamanı beklemiştim ve sonunda okudum. 

Kitap, Victor ve Izabel’le güzel bir tatil yapmak için gittikleri yerden kaçırılınca ikilimiz kendilerini birden geçmişin gölgesinde bulurlar.

Victor’un geçmişe ile hesaplaşma vaktidir. Hem de sevdiğinin kadının gözlerinin önünde sorgulanmaya başlar.

Kitabın adından da belli olduğu gibi kitap bütünüyle Victor’a ait.

Vctor’u okumaya başladığımda hiçbir olayın gizli kalmayacağını yapılan doğru veya yanlışların bir gün yüzüne tokat gibi çarpacağını hissettim. Nitekim de öyle oldu.

Elime alıp kitabı okumaya başladığımda 187 sayfaya nasıl geldiğime şaşırdım. Victor’un gizli saklı geçmişi Izabel’in önüne bir bir serildiğinde, Izabel’in dik ve kendinden emin hali, hep Victor’u desteklemesi harikaydı ve Izabel'in fevri hali, bu seride gözüme pek çarpmadı. 

İzabel'in yaşadıklarından sonra içindeki gelgitler bana göre hep normaldi. Bazı okuyuculara göre Izabel çok yanlış yapsa da ben hep empati kurarak Izabel'i destekledim .Bu kitapta daha da çok gözüme girdi diyebilirim ama Victor için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. 

Geçmişindeki acımasız davranışları, sergilediği tutum, kafasında ki planlar, İzabel'i denemesi bana çok bencilce geldi. 

Belki de haklı sebepleri vardı ama yine çok bencil şeyler yapmış olması beni gerçekten kızdırdı. En azından Izabel’i harcamaması beni sevindirdi desem de aldığım küçük bir spoide Lydia her taşın yer değiştirmiş olacağını öğrendiğimden beri şimdi bu anlık düşüncelerimi rafa kaldırdım ve Lydia’da daha keskin cümleler kuracağımı tahmin ediyorum. 

Her kitapta ayrı bir olay ve karakterin derinliklerinin işlendiği Katiller Çetesi türünde gerçekten iyi bir roman ve çok hızlı okunuyor. 

Daha serinin bitmesine çok varken ben sabırsızca serinin tamamlanıp bir son bulmasını istiyorum. Roman da olsa bu kadar kötü insanların bu dünyada olmasını istemiyorum.



25 Eylül 2018 Salı

Çöpçatan Kitap Yorumu


Her şeyin başı kendine güvenmek. Güven yoksa bir şeyler hep eksik kalıyor. Natalie’de böyle bir güvensizliğin içinde.

Mesleğini yapmamak istemeyen Natalie, başka çözümler için çaba harcarken kendini birden Çöpçatan olarak bulur. 

Hiç müşterisi olmadan çöpçatan nasıl olur? Tatsız bir tesadüf sonucu Cam ile tanışır. Kendini affettirmek adına bir girişimde bulunur ve otuz yaşını aşmış zengin bir iş adamı olan Cam’e  eş aramaya başlar. 

Cam’in evlenmesi lazımdır. Natalie’nin teklifine olumlu bakan yakışıklı adam tek tek çöpçatanın ona bulduğu hatunlarla görüşmeye başlar. Cam’in tek şartı vardır. Her görüşmesinde Natalie’nin orada olması ve onları gözlemlemesidir. 

İlk başlarda bu gözlemler güzel gözükse de, sonralarda Natalie'ye acı vermeye başlar. 
Kendini hiç sevmeyen, sürekli eleştiren, çok yemek yiyen, her fırsatta kendini yeren Natalie için Cameron Black hayatının tam merkezine oturur. Kısacası konu benden bu kadar derken, hissettiklerim uzun olabilir. 

Düğün günü terk edilmesinden dolayı evlilik fikrini hiç benimsemeyen, kalabalıktan ve davetlerden hoşlanmayan Nat’ın Cameron Black sayesinde başkalaşmasına bayıldım.

Biz buna kısaca Aşk diyelim. 

Aşık bir kadına nasıl tanıklık ettiğimiz Çöpçatan romanı, temiz ve saf duyguları çok iyi harmanlamış. Yazar yarattığı karakteri bence çok özümsemiş. Yazarken de çok güldüğüne inanıyorum. Hele Nat’ın kendine “ıslak balina” demesine çok güldüm.

 Nat’ın kendini elştirirken hiç yoksunmaması çok hoşuma gitti. Adamımız Cam’de bu yüzden Nat’ı sevdi ve çocuk gibi biri oldu.  
Aşk sevdiğinle çocukça yaşamak değil de nedir zaten? 

Romantik komedi şeklinde gülmeli, eğlenceli geçen romanımız konu hakimiyeti ve bütünlüğü ile hemen okunup bitti. Yazarla tanıştığım Çöpçatan kitabını çok sevdim. 

Yeni kitapları ile yeniden görüşmek dileğiyle der Çöpçatan’ı yorumlamaktan büyük keyif aldığımı söyleyebilirim❤






24 Eylül 2018 Pazartesi

Güzel Bir Hafta Sonu



14 yaşına kadar büyüdüğüm bina. 2. kat bizim dairemiz. 

Merhabalar 

Zaman su gibi akıyor.Ne kadar klişe bir cümle ama hepimiz sürekli kullanıyoruz. Keşke demeyi sevmiyorum ama keşke zamanı bazen yavaşlatabilsek.

Geçen pazar 25 yıl aradan sonra çocukluğumun geçtiği sokağa annem, kız kardeşim, yeğenim ve yengemle ev misafirliğine gittim. 

Annemin can dostu bizim sevgili komşumuz Mukaddes Abla yeni evini taşındığından onu bir ziyaret etmek hal hatırını sormak için düştük Eğrikapı yollarına. 

Yeğenime çocukluğumu arşınladığım yerleri göstermek için Edirmekapı'dan başlayarak Ayvansaray'a kadar indik. Hala eski dokusunu korumuş olan sokakların değişmemiş olması beni hüzenlendirmedi desem yalan demiş olurum. 

Liseye'ye giderken ne kadar yol yürüdüğümü hatırlayınca eski günlerimi içimde yad edip durdum. 



Kariye Müzesi'nin arkasında çekildi bu fotoğraf. 

Şimdi müzenin dışı restore ediliyor ama yine de bolca turist ağırlamaktan geri kalmıyor. 

Yüreyerek geçtiğimiz sokaklardan sonra Mukaddes Ablanın çatı katına vardır. terasından mis gibi Haliç manzarası karşıladı bizi. Havanın da günlük güneşlik olması ayrı bir keyif katt. 

Yedik, içtik eski günleri, çocukluğumuzu yad edip durduk eski komşularımızla. 



Dedim ben buraya kadar gelmişken kısa bir balat turu yapmadan eve gitmem. Dediğimi de yaptım ve saldık kendimizi Balat'ın dar sokaklarına. 

İşte size bir kaç fotoğraf;


Sevda Gazozcusu

Çocukken gazozların içine fındık atıp hem yer, hem içerdik. Şimdilerde kim biliyor bunu? Bence çok az insan  biliyor. 


Agora Meyhanesi 

Şarkılara, filmlere konu olmuş çok güzel bir mekan. Biraz ambiyansı soluduk ve fotoğraf çekip oradan ayrıldık. 

Sokakların havasını içimize çekerek dolaştık, nostaljik havayı soluduk ve bir mekana girip güzel bir  kahve içip dinlendik 



Şehrin sokaklarını, ara yerlerini görmedikten sonra, o sokakları gezmenin ne faydası var. Bu benim fikrim. Ben dolaşmayı çok sevdiğimden ara yerleri bulmayı keşfetmeye bayılıyorum. Öylede yaptım.

Saat zaten geç olmuştu. Dolaşırken hava iyice kararmaya başlayınca, çıkmış olduğumuz bu kısacık kültür turunu sonlandırmak gerekti. 


İlk kez ikinci el bir eşya alıyorum. Bu bibloları da görünce dayanamayıp aldım. Kitap okuyan yaşlı amcayı gördünüz mü? Tam da bana göre. 

Satıcı bayan bunlar ikiz ayırmayın deyince ikisi de benim kitaplığıma konul oldular. 

Çok ciciler bence:) 

Dolu dolu, duygusal, hareketli bir gün geçirdim. İyi ki bugünü yeniden yaşadım. Anılar, iyi veya kötü senin anın. Anıları yaşamak, konuşmak, yad etmek çok güzeldi. 

Daha geniş bir zamanda Balat'ı yeniden ziyarete gideceğim. O zaman daha detaylı anlatabilirim.