28 Eylül 2016 Çarşamba

Her Anne Bir Melektir


Merhabalar 

Etkinliğimiz sponsorlarından olan Hayy Kitap bize hediye edecekleri kitapları kendimizin seçmesini istediğinde bende seçimimi Her Anne Melektir'den yana kullanmıştım. 

O gün için bir sebebim vardı. Annemle aramızda bazı anlaşmazlıklar vardı ve ona kızgındım. Küsmeyi pek sevmesem de tepkim daha net oldun istediğimden annemle konuşmuyordum. 

Bende anneydim ve kendi annemi ister istemez kendimle kıyaslıyordum. 

Neden böyle söylüyor? 
Neden bunu yapıyor? 
Ben onun her istediğini yapmak istemiyorum. 
Bu kadar da olmaz ki? Beni sevmiyor mu? 

Kendi kendime sürekli konuşuyordum. 

Bu kadar düşünce içeresinde kitaplara bakarken Her Anne Bir Melektir  kitabını seçtim. 

Kitaba geçen hafta başladım ve çabucak bitirdim. 

Kitaba başladığım günü sabahını da ınstagram profilimde şöyle paylaştım:

Bu sabah havanın kapalı olmasından mı yoksa annemi memlekete yolcu etmem midir, bilmiyorum ama ağlamaklı bir hal içende uyandım. Oğlumu öptüm. Kızıma bir baktım. Annemi kucaklayıp, iyi yolculuklar deyip evden çıktım. Bugün evden çıkarken yanıma @hayykitap dan çıkan #herannebirmelektir kitabı oldu.
Tamda bugüne uymuş seçtiğim kitap.İşin yolunu tutmuş olan ben başladım serviste okumaya. "Allah annesini mutlu eden kuluna Hz. peygamber'in hırkasını giydirir. Veysel Karani
Böyle bir başlangıç yapmış kitap. Benim içimde de okuyunca hemen bir sızı.
Hava kapalı, trafik yoğun ben dalmış gitmişim kitabın sayfalarına. Sonra doktor bir kadının hikayesini okuyunca gözümden düşen yaşlara hakim olamadım. "Onu ben doğurdum. Gerekirse bir defa daha da doğururum. Öbür böbreğimi de alın. Ben iyi kötü idare ederim" 
Bir annenin evladına böbreğini verdikten sonraki cümleleri bunlar. Kesin bu kitap beni alıp götürecek bir yerlere. 



Kitap bitti ve ben bir çok sayfada gözümden ve yüreğimden akan yaşlara hakim olamadım. Kitabın içinde gerçek yaşanmış hikayeler, anılar, şiirler, hadisler annelere söylenmiş onca söz var. 

Kitap bir roman değil. Bir deneme kitabı. Anne hakkı ne demek? Anne olmak ne demek? Gerçek bir anne neler yapabilir? Neleri göğüsler... 

Bir çok örnek... Bir çok hikaye... Bir çok dram... Ama aynı zamanda bir çok güzel anı, hatıra, sevinç ve mutluluk...

Annemi çok seviyorum. Çok çok saygı duyuyorum. Ona kızsam da küssemde sonra çok çok pişman oluyorum. O benim en değerlilerimden biri.  Bazen benim evlatlarım bana bir şey dediğinde nasıl kırıldığımı hatırladığımda benim yapmış olduğum bir hata da annemi nasıl kırıyormuş. Çok iyi anlıyorum. 

Daha dikkati olmak için kendime söz verdim. Kızsam da, yada onaylamasam da annemi kırmamak için elimden geleni yapacağım. 

Annemin hakkını ödeyemem. 



Ananem anneme "Evlat anne karnında attığı bir tekme için, annesini kırk yıl sırtında taşısa da annelik hakkını ödeyemez." demiş. 

kitapla ilgili pek bir şey anlatmadım biliyorum. Daha çok duygularımdan bahsettim. Kitap bana bildiğim ama zamanla unuttuğum annelik ve evlat olma duygularımı geri getirdi. 

Hatta ilgimi çekmek için sürekli bana bağıran oğluma tam dur diye bağırıcakken, okuduğum bir cümle beynimde ampul gibi parladı. 

Her bir şeyin başı, sevgi, sevgi, sevgi...



Kitap bana bir ders verdi. Annelere küsülmez. ne olursa olsun anneler üzülmez. 

Annem şimdi beş gündür evde yok. Memlekette ve ben o evde onun nefesini hissedemiyorum. Özledim...

Annemi seviyorum. 
Annelerinizi sevin. 
Evlatlarınızı sevin. 

Saygılar, sevgiler








26 Eylül 2016 Pazartesi

Ceylan & Zeynep Saraç Kitap Yorumu

arunas yayıncılık


Merhabalar 

Bol okumalı bir ayı bitirmek üzereyim. Ama daha beş günüm daha var. Ay bitmeden bir tane daha okuyabilmeyi planlıyorum.

Eylül ayı hep  #yasamaacilanpenceredirkitap etkinliğimiz sponsorlarının  hediye ettiği kitapları okumakla geçti. 

Bugün yorumlayacağım kitap Arunas yayıncılık'tan çıkan Zeynep Saraç'ın yazdığı Ceylan.

Adında anlaşılacağı gibi kitabımızın ana karakteri Ceylan. 

Ceylan, örf adetlerine bağlı zengin bir ailenin en küçük kızı. Henüz yirmi iki yaşında. 

Abilerine ve ailesine aşırı saygılı ve dediklerinden dışarı çıkmayan ama aynı zamanda çıkmak isteyen, çok korkan, yapacağından da geri kalmayan aşırı özgür ruhlu ama bir o kadar tutsak bir genç kız. 

Sürekli özgür olmak için düşünüp duran, özgür olmak içinde Kerem ile evlenip hayallerini gerçekleştirmek isteyen Ceylan hiç de düşündüğü ve planladığı gibi bir biçimde ilerleyemez. 

Kerem ile evlilik planları yaparken, Çağrı ile nişanlanır. 

Çağrı'da mı kim. Aslında Çağrı Mert. Çağrı olarak ona sadece Ceylan ve annesin hitap etmesi, Ceylan'ı ne kadar ayrıcalıklı kılıyor siz düşünün. 

Ceylan ne kadar asi ruhlu ise Çağrı'da bir o kadar dingin ve yumuşak. 

Zaten Ceylan gibi bir çene bazı Çağrı gibi bir erkek çekebilirdi ve bu romanda bunu diyaloglardan çok iyi anlayabilirsiniz. 

Dedim bu kız neden bu kadar konuşuyor. Ama çok da güzel konuşuyor helede içinden geçenleri saklaması gerekirken pat pat döküyor ağzından. 

Çağrı'yı anlatmayacağım çünkü bu tarz karakterde pek de erkek olduğunu düşünmüyorum. Şu kadarını bilin ki. Ceylan'ı fark ettiği andan beri onun kendisine aşık olabilmesi için çalıştı durdu çocuk. 

Başardı mı? Tabi kide başardı. 

Ailesinden istedi kızı ve aldı. Çağrı ve Ceylan evleniyor. 

Eeee dedim daha kitabın bitmesine çok var. Ne olacak şimdi? 

İlknur var, Fırat var, unutuyordum birde Meryem var. Astığım astık, kestiğim kestik Murat var. Kim mi bunlar? Aslında ara ara Ceylan zaten onları anlatıyor ama siz okuyunca kitap sonunu diğer karakterlerle birlikte bağlıyorsunuz. Tabi bu sonda Ceylan'ın yine büyük bir payı yok değil. 

Gelenek, görenek, verilmiş sözler, töre, aşk, hile, entrika, planlar ve oyunlar hepsi Ceylan'da mevcut. 

Bu kitaba romantik komedi veya pembe dizi diyebilirsiniz. 



İllede bir kalıp isterseniz bence gayet eğlenceli, bir o kadar sürekleyici, tadı damakta hoş bir roman Ceylan. 

Ben kitap okurken benim gülmelerime sinir olan kızım tepkisini paylaşayım sizinle: "Ne okuyorsun bu kadar? Yeter artık gülme anne."

Kitap 447 sayfa. Uzun gibi görünse de son derece sürükleyici olduğu için çabuk bitiyor. Cuma gecesi başladım. Pazar gecesi bitti. Arada işlerim olmasaydı cumarteside bitebilirdi. 

Ceylan benim beğendiğim kitaplar arasında yerini aldı. 

Bir tek kapak tasarımı ile ilgili bir yorumda bulunmak istiyorum. Ciltli kitapları severim. Ben kapakta biraz daha asi ruhlu çılgın bir kız, ona sürekli rahatlatmaya çalışan bir erkek resmi beklerdim. Benim betimlediğim Ceylan öyleydi. kapak kızı bana çok naif geldi. 

Yinede kapak tasarımı ve kitap sayfaları ve basım kaliteli.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Kitapla ilgili yorumları okurken oldukça argo kullanılmış şeklinde bir yorum okumuştum. Kesinlikle yalanlıyorum. Saymadım ama ya beş ya altıdır argo kelime sayısı.

Herkes her kitabı sevmeyebilir. Yorum yaparken de abartmamak gerekir. 

Ben Ceylan'ı sevdim ve eğlenerek  okudum. Arada yüzünüzü güldüren kitapları okumanızı tavsiye ederim.

Başka bir yorum da görüşmek üzere. 

Ceylan'dan bir kaç replik sizlerle 



22 Eylül 2016 Perşembe

Yorum Hırsızlığı




Merhabalar

Dün akşam rastlantı sonucu benim için üzücü bir paylaşıma şahit oldum. 

Pazar günü instagram hesabımda okuyup, yorumlayıp paylaşmış olduğum kitabımın yorumu başka bir hesapta benim ifadelerimle paylaşılmış. 

Benim yorumumdan bir kaç cümle alınarak,  birebir aynı şekilde kopyala yapıştır yapılmış. 

Ne kadar üzücü...

Paylaşım yapan kişinin paylaştığı fotoğrafın altına şöyle bir yorum bıraktım. "Yorumlarınızda da biraz daha özgün olmanızı tavsiye ediyorum." 

Yorumum kişi tarafından hemen silindi. 

Bana cevap yazabilirdi. Cevap vermek yerine yorumu silmesi kendinin ne yaptığını bilmesi ile alakalı. 

Silinsin önemli değil. Ben zaten ekran görüntüsünü aldım. 

Paylaşımı repost  yapan yayın evine de mesaj olarak "Benim yazımı kopyalayarak yazmış." dedim. 

Bu kişi bir bookstgram. 

Akşam çok sinirliydim. Kitabı okumamış birde okumuş gibi gösterip paylaşmış ve paylaştığı yorumlarda çalıntı.  Takipçi sayısınında sahte olduğunu düşünüyorum. 
Şu an yazarken bakıyorum da fotoğraf 1085 like almış.  

Bu tarz hesaplar dolu. 

Yapmadıkları şeyleri yaptı gibi gösterip, çıkarları ve menfaatleri uğruna yalan yanlış yapan profiller dolu. 

Bedava bir şeye sahip olabilmek için, beğenmedikleri halde abartılı yapanlar dolu. 

Daha öncede paylaştığım resimler çalındı. Şimdilerde her paylaştığım resmim altına adımı yazar oldum. 

Üç yılı aşkın süredir yazıyorum ve paylaşıyorum. Bu zamana kadar kimsenin ne bir yazısını ve resmini alıp kendimişimmiş gibi yayınlamadım. 

Çok beğendiğim paylaşımlarda mutlaka repost yapıyorum. Ya da o kişi, yazar, söz sahibi kimse adını etiketliyorum. 

Kızıma göre bu tarz şeylere hiç üzülme anne diyor. O kadar çok var ki diyor.  

Ama ben Doğrucu Davut olduğumdan bu haksızlıklara gelemiyorum. Bu da bir kul hakkına girmiyor mu? 

Burada o kişiyi çok rahatlıkla lanse edecek fotoğrafa sahibim. Profili de şikayet edebilirim. Ama kızım yapmamı istemedi. "Onlar çirkin sende onlar gibi olma. Başka bir paylaştığın yorumunda onu etiketle ve izin veriyorum paylaşabilirsiniz yaz." dedi. 

Onu dinliyorum. 

Yazımın sonunu annemin bana sürekli söylediği ve benim yaşamım boyunca uyguladağım ve uygulamaya devam edeceğim iki sözüyle bitiriyorum. 

"Kızım sana taş atana, sen ekmek at."
"Kızım yedi kere düşün. Bir kere konuş. Bize annem hep öyle derdi."


21 Eylül 2016 Çarşamba

Günah Kök Saldığında



  • "Blanche, bütün bunlardan dolayı üzgünüm.""Biliyom," dedi yumuşayarak. "Ama Eddie haklıydı. Her şey baştan beri bizim aleyhimizeydi. Hepimiz doğru olduğunu düşündüyümüz şeyi yaptık, şimdi de bununla yaşamak zorundayız."

  • Günah Kök Saldığında

  • İki renk ayrımın yapıldığı Zenci ve beyaz insanların yaşandığı bir dönemi anlatan dram yüklü bir kitap.

  • Kimse tarafından sevilemeyen bir Pikan Cevizcisi... 

  • Siyahi bir hizmetçi Blanche... 

  • Ve onun küçük bebeğim diye sevdiği tecavüze uğrayan, Blanche'in kızı Grace... 

  • Blance dul ve çocuklarına hizmetçilik yaparak bakan bir anne. Uzun yıllardır aynı evde hizmet etmektedir. 
  • Hiç çocuk sahibi olmayan ve eşini yeni kaybetmiş olan Ora Lee Beckworth... 

  • Ora Lee, her daim yanında olan hizmetçisi Blanche'le aralarında iyi bir dostluk vardır.

  • Ora Lee, o zamanlar evsiz ve alkolik olan Eldred Mims'e iş vererek yanında çalışmasını sağlamıştır.

  • Ora Lee bilmeden Eldred Mims'i hayatlarına dahil etmiş ve uzunca süre sır olarak kalacak bir olyaın baş kahramanı yapmıştır. 

  • Her şey, Lee'nin Blanche'i ağlarken gördünde başlar. Neler olduğunu anlamaya çalışır ve Grace'in bu küçük yaşta tecavüze uğradığını öğrenir. 
  • Grace yaşadıklarının bir rüya olduğuna inandırmaya çalışan iki kadın, sonrasında neler yaşanacaklarını bilemezler. 

  • Bu yalanla yaşama devam etmek çok zordur. 
  • Şükran Gününde bir araya gelen  Ora Lee, Eldred Mims ve Blanche'in ailesi keyifli bir gün geçirir ve gece güzel bitmez. Yeni bir başlangıç aileyi beklemektedir. 
  • Yeni sırlar, yeni suçlar, yine üzüntü kendini gösterir. 

  • Bir gerçek ortaya çıkarken başka bir gerçek sırlara gömülür. 

  • Bir tecavüz, iki ölüm ve suçu kabul eden yaşlı bir adam. Hikaye acılarla devam eder. 

  • Pikan cevizcisin ölmesi ile sır perdesi aralanır ve Ora Lee'nin dilinden anlatılanlar kağıda dökülür. 


  • Gizemli, sırlarla dolu, dramatik bir hikâye Günah Kök Saldığında. 

  • Güzel bir kitap okudum. Blanche'nin ağır yaşamını, Ora Lee'nin şefkatini, Pikan Cevizcisnin merhametini dinledim. 
  • Grace güzel bebeğim, üzüldüm yaşadıklarına. 

  • Acı veren kitapları ne kadar seversiniz bilmiyorum? okuyun derim. 

  • İyi okumalar 

20 Eylül 2016 Salı

Rüya Yazarı&Tuğçe Güçnar Kengil



Merhabalar 

Aynı anda kaç kitap okuyorsunuz? Ben elimde iki kitap varken birden sıkıldım ve cumartesi akşam kitaplıktan bana göz kırpan okuma listemde olmayan bir kitabı elime aldım ve bir çırpıda okuyuverdim. 

Tuğçe Günçar Kendil'in yazdığı kitabın adı Rüya Yazarı.

Meyhanede tek başına oturan Rüya'nın masasına esrarengiz bir kadın gelir ve masasına oturmak için izin ister. 

Esrarengiz kadın başlar anlatmaya. Öyle bir hikaye anlatmaya başlamıştır ki sabah olmak üzeredir ve konuşma hala devam eder. 

Esrarengiz kadın adının Müjgan olduğunu söyler. Rüya'ya anlattığı hikayedeki kadının adının da Zehra olduğunu söyler ve eline Zehra'nın bir hikaye verir ve okumasını ister. 

Rüya hikayeyi gözleri dolu dolu okur. Müjgan anlatmaya devam eder. Bu sefer de adı Temmuz olan başka bir adamın hayatı anlatılmaya başlanır. Sabah olmak üzeredir ve Rüya eve gitmek isterken  başka bir  esrarengiz adam çıkıp gelir ve Müjgan'ı meyhaneden alıp götürür. Rüya ne olduğunu anlamaya çalışırken garsonlardan aldığı bilgi karşısında şaşırır. Müjgan aslında Zehra'dır. Zehra'yı alıp götüren ise onun oğlu Temmuz'dur. 

Nasıl bir durumdur bu. Rüya dinlediği hikayenin gerçek mi yoksa bir hayalden mi ibaret olduğunu anlamak için araştırmaya başlar. 

Gerçek ile hayal bir hikaye arasında gidip gelen kitap çok güzel bir sonla bitiyor. Gerçekte ortaya çıkıyor, hayal de. Ama nasıl mı? İşte cevap kitapta. Yazar güzel bir kurgu oluşturmuş ve sonunu da iyi bağlamış. 

Ben bayağı meraklanarak okudum ve hemen bitiriverdim kitabı. Çok da hoşuma gitti. 125 sayfalık kitap 1,5 saatte bitti. 

Kitaptan bir kaç satır: 

"Kadere yön veren şansızlık mı, delice bir aşk mı, sorgusuzca inanmak mı, kendini yok saymak mı?"

"Terk etmek gitmekle değil, vazgeçmekle olur."

"Filmini bir an evvel komediye çevir, unutma, yönetmen her an stop diyebilir."

"Bulanık sular istemiyorsan, kumlarını temizlemen gerekir."

19 Eylül 2016 Pazartesi

Okullar Açılıyor!!!!!



Merhaba 

Bu yazı biraz eskilere gidecek. Size yazarken ben yeniden o günleri yad edeceğim. 

Bugün okullar açılıyor. İkinci çocuğum Berke bugün birinci sınıf oluyor:)) 

Heyecanlıyım. 

Birini okuldan mezun ettim. Bir diğerini okula başlatıyorum. 

Heyecanım biraz da başka aslında. 

Kendi ilk okul hallerim geliyor aklıma. Düşünüyorum kendimi. Siyah önlüğüm, annemin bana eliyle yaptığı dantelli yakalığım ve bitlenmemek için kesilen kısacık siyah saçlarım. 

Okul bahçesinde sırada dizilmiş halime bakıyorum. Kendim değilim sanki. Başka birinin gözüyle seyrediyorum kendimi. 

Okulumuz ilk ve ortaokul karışık bir okuldu. Biz öğlenciydik. Okul bahçesi o kadar kalabalıktı ki o gün. anneler, babalar, bir yanda ağlayan çocuklar, öğrenciler. 

Hiç ağlamadım ben. Korkmuyordum ama ürkek bir tavrım vardı. Ağlamak burnumun ucunda da ama ben kendimi tutuyorum. Ağlarsam biliyorum ki annem üzülecek. 

Cesaretli oluşum o zamandan belliymiş sanırım:) 

Biz okula ulaşım yönünden şanslıydık. Okul ile evimiz karşı karşıyaydı. Annem bizi beslenme vermez, beslenme saati olan ikinci derste gelir, kapıdan bırakır giderdi. O zamanlar annem okulda poğaça ve kurabiyeleri ile ünlenmişti. En sıcak, en taze kurabiyeler abimle bizde olurdu. 

O sene Susam Sokağı yayınlanmaya başlamıştı ve oradaki Kurabiye Canavarı karakteri benimle özdeşleşmişti. Bende çok kurabiye yediğim için bana Kurabiye Canavarı lakabını takmışlardı. 

Ne kadar yıl geçmiş aradan. 33 sene. simdi yazdıkça, hatırladıkça zihnimde ne kadar canlı kalabildiğini hissediyorum yaşadıklarımın. 

Ne kadar güzel günlermiş. Ah yeniden çocuk olabilsem ve o günlere geri dönebilsem. 

Biz çocukken, simdi bizim çocuklarımız çocuk oldular. Aynı duyguları, aynı yaşantıyı yaşamamış olsak da onlarda, onlarda farklı anılarını hissedecekler. 

Biz sokakta oyun oynarken, onlar evde tabletle oynuyorlar. Büyük şehirde yaşamanın dezavantajları maalesef. 

Köyde kırsal yaşayan onca çocuk şehir çocuklarına göre daha şanslı. 

İnsanın en güzel anları çocukluk anları bence. 

Hayat çocuk olunca başka bir güzel. 

O yüzdendir ki ben elimden geldiğince çocuklarımın yanında çocukluklarını iyi yaşamalarını sağlamaya çalışıyorum. 

Şimdi başka bir evrede olacak benim oğlum. Artık okullu. 

Tüm öğrencilere iyi bir yıl dilerim. 

Görüşmek üzere 

16 Eylül 2016 Cuma

Kore’deki Çatı Katımdan Sesleniyorum


Merhabalar 

Yine etkinliğimizde Ephesus Yayınlar'ından bize hediye edilen Korede'ki Çatı Katımdan Sesleniyorum kitabı ile karşınızdayım.

Ephesus Yayınları kitap seçimini bize bırakmıştı ve ben tercih olarak pembe renkleri ile bana göz kırpan Kore’deki Çatı Katımdan Sesleniyorum kitabını seçmiş, daha etkinlik başlamadan okumuştum diyebilirim. (Etkinlik gününü akşamı da bitti)

İlk önce şunları söylemek istiyorum. Kitap tasarımı, baskı kalitesi, sayfa yapısı çok güzel ve kaliteli. Çitlenmiş kitaplar ayrı bir hoşuma gidiyor. Kitabın kapağında da kitap karakterleri Duygu ve DongHo var.

Kimler mi onlar? Hadi başlayalım anlatmaya.

Kitap su gibi akıp, gidiyor. Rahat ve keyifli okuyorsunuz. Sıkıldığım bir sayfa olmadı diyebilirim.

Ama... 

Çok farklı da değil. Sizi alıp götürmüyor.

Kitap tamamen gerçek bir hayatı anlatıyor. Dürüst, şeffaf ve romantik. Arada depresif.

Romanımız, genç bir kızın terk edilmesi ile başlayan yolculuk, depresyon, aşk acısı, duyguları, düşünceleri ve geleceği içinde yaşadığı ne duygu varsa hepsini en çıplak hali ile anlamış ve kağıda döküp bir güzel yorumlayarak kendi hayatının en önemli noktalarını kitap haline getirmiş.

Bize de okumaya bırakmış.

Kitapdan biraz bahsedecek olursak; Koreli sevgilisinden ayrıldıktan uzun bir süre depresyonda olan duygu, ortak arkadaşları ile buluştuğu bir ortamda siyahlar içinde başka bir Koreli olan Dongho aşık olur. Hemde ne aşık. Onun bir araya gelmek, ona varlığını ispatlamak için çalışıp durur. Planların biri biter diğeri başlar. Sonunda başarır mı? Evet. Çok uğraş verir ve muradına erer.

Bundan sonra devreye kıza kök söktüren DongHo girere ve artık o da Duygu'ya karşılık verir.

Bir ara kızdım ben DongHo'ya, "Ne bu be dedim. yazık kıza. Ya gel ya git"

Gongho gitmedi ve kalmayı seçti. Duygu'yu sevdi mi? Artık anlatmak yok. Burada kestik diyorum ve devamını siz okuyun diye size  bırakıyorum.

Ben ilk başta Kore Fanları'na hitap eden bir roman olarak düşündüm ve yanıldım. Ön yargılı yaklaşmamak lazımmış. Uzundan kıyısından da biraz Kore kültürünü öğrenmiş oluyorsunuz. Bana yüzüncü gün uygulaması değişik gelmişti. merak mı ettiniz? Buyrun kitaba o zaman.

Kitap güzel, Çok akıcı ve seri. Sıkılmadan okunuyor. Ben kısa sürede okuyup bitirdim. Aslında kitap biraz daha genç kesimine hitap ediyor. Öğrenci kesiminin çok da severek okuyacağını eminim.

Ben her telden kitap okumayı tercihettiğim için, sevdim. Hoşuma da gitti diyebilirim

Kitabın son sayfası beni şaşırttı. Ben ne olacak diye beklerken "Devam edecek" yazısını görünce şaşkın şaşkın baktım.

İkinci kitabı okur muyum? Elbette okuyacağım. Duygu ve DongHo neler yapacak merak ederim. Okumazsam olmaz yani:))

Arada farklı tatta kitaplar tercih etmek biraz aşk neler yaptırıyormuş insana derseniz. Alıp okunulacak bir kitap sizin için.

Yeniden görüşmek üzere.


10 Eylül 2016 Cumartesi

Yaşama Açılan Penceredir Kitap Etkinliğimiz



Merhabalar 

Bir önceki yazımda etkinlik öncesi neler yaptığımızı anlatmıştım. Şimdide etkinliğimiz nasıl geçti onu anlatmaya çalışacağım. 

İlk önce bizi çok iyi ağırlayan Konak Hotel'den bahsetmek istiyorum. Mekan sponsorumuz Konak Hotel İstanbul'un en bilinin yerlerinden biri olan Taksim'de. İki adet toplantı salonu bulunan Konak Hotel'de bize Bergama adlı salonlarını tahsis ettiler. Bizim için hazırlanmış olan solanlarında çay ve kahve, kurabiye ve meyvelerden oluşan ikramlıkları da tatmamız için  hazırdı. 

Etkinliğimizi 14:00 gibi başlamayı seçmiştik. Şimdi yazarken düşünüyorum da, daha erken başlayıp daha geç bitirseymişiz. Üç saatlik zaman yetmedi bize:) Tadı damağımızda kaldı.

Biz üç arkadaş ve sosyal medyadan tanıdığımız ve yeni tanışacağımız yedi arkadaşla birlikte saat ikide birbirimizi tanıyarak etkinliğimizi başlatmış olduk. 

Bir akış planımız yoktu. Her şey doğaçlama olsun, konu hep kitap olsun, bolca konuşalım istemiştik. tamda her şey istediğimiz gibi gerçekleşti. Konu kitap olunca ne çok konuşulacak konu, yorum, istek varmış. Bolca fikir alışverişinde bulunduk. 


Sohbet derini muhabbet had sayfaya ulaşmışken bize eşlik eden misafirlerimizde oldu. 

Bunlardan ilki , kitap kahvesiz olmaz dedik ve Kuyulu Kahve'nin bizimle olmasının istedik. 


Sağ olsunlar davetimizi kırmayıp hem bize katıldılar. Hem de o güzel kahvelerinden bize hediye ettiler. Kuyulu Kahve'nin geçmişi ile ilgili bir kaç önemli detayı da bu sayede öğrenmiş olduk. 

Kuyulu Kahve'nin tarihi meclis dönemi 1919'a kadar dayanmaktadır ve günümüze kadar gelmektedir. Bir çok yazar ve şair kuyulu kahve eşliğinde yazılarını yazmışlar. Nazım Hikmet'in Kuvayi milliye kitabında geçen meşhur kahve Kuyulu Kahvedir. 

Hatta Kuyulu Kahve'nin tadı ile ilgili ayrıca bir yazı yazmayı planlıyorum.

Kuyulu kahveyi Hacı Abdullah Lokantaları'ndan temin edebilirsiniz.



Bir sonraki konuklarımız Sola Yayınlar'ından Sahipleri Umut Kısa, editör Buket Konur, yazarlarından da Achilles Valentin oldu. Bay Achilles bize kendi kitabı olan Uyumsuz Bir Zihnin not Defteri'ni imzalayarak hediye etti. kendilerine Çok teşekkür ederiz. (kitap okundu ve yorumlandı bile. Buradan ulaşabilirsiniz)


Yakın zamanda yazar kadrolarına katılacak ola Melissa Mey'de onlarla birlikte bize katıldı ve yeni çıkmış olan Küçük Prens Tenimde kitabını bizlere anlattı. Küçük Prens  

Sola Yayınları'ndan Umut Bey  bizleri kitaplar ve yayın evi dünyası, kuruluş hikayelerini vizyon ve misyonları en içten ve samimi şekilde bize anlattılar.

Diğer konuklarımız da bize desteğini esirgemeyen değerli yayın evleri oldu. bazı yayın evleri göndereckleri kitapları bizim seçmemizi isterken bazıları da kendi seçtikleri güzel kitaplarını gönderdiler. 






















Bu etkinliği beraber planlayarak gerçekleştirdiğimiz arkadaşlarım Şafak Karadeniz Kilimcigöldelioğlu ve Yasemin Özer'e, ayrıca davetimizi kırmayıp bize katılan sevgili blogger ve youtuber arkadaşlarıma, desteklerini esirgemeyen yayın evlerine, Kuyulu Kahve'ye ve bizi iyi ağırlayan Konak Otel' sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. 

Ayrıca fotoğraf, video, düzenleme ve diğer her yardım için Şafak'ın sevgili eşi Tolga'ya çok teşekkür ederim. 

İyi geldiniz, iyi ki katıldınız. 

Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.


Katılımcılar:

Damla Cerrah  http://www.keskegercekolsa.com/
Ayça Demir https://www.instagram.com/aycati/  /  m.youtube.com/channel/UCW8Nq0EvvdV3YGfSv96FF7A
Serhat Ocak https://neokudumneizledim.blogspot.com.tr/...
Esra Nazenin Özdemir http://www.esranazeninozdemir.com/
Aslı Yılmaz http://myreal03.blogspot.com.tr/
Şafak Karadeniz www.safagindunyasi.com
Yasemin Özer http://biricitinyeri.blogspot.com.tr/
Nuran Acar Yurtbaşı http://maviumut88.blogspot.com.tr/
Zennure Kübra Öncül http://minninwonderland.blogspot.com.tr/
Etkinliğimizle ilgili diğer yazılar ve videolara aşağıdan ulaşabilirsiniz.