30 Nisan 2015 Perşembe

Oriflame El Kremi Beğenisi

Benim yazılarımı okuyanlar bilir. Ben kozmetik üzerine yazılar yazan bir blogger değilim. Bana iyi gelen, iyi hissettiren şeyleri paylaşmayı birilerine ön ayak olsun diye yazıyorum.

Benim blogum adı gibi her telden.

Son bir haftadır kullanmış olduğum ve aşırı derecede bende memnuniyet yaratan el kreminden bahsetmek istiyorum size.

Oriflame ürünlerini şu ana kadar hiç deneme fırsatım olmamıştı. Tırnak besleyici yağıyla ilgili bir çok öneri duyunca nasıl temin ederim düşüncesiyle birden kendimi temsilci olarak oriflame ailesinde katılmış olarak buldum.

Ellerim ve dudaklarım beni çok çabuk kuru ve yıpranır. O yüzden ben sürekli yaz kış el kremi veya nemlendirici kullanırım. 

Oriflame'den takım öncüsü benim adıma bu kremi sipariş etti. Bende bir haftadır kullanmaktayım. 

Kremin ambalajı bir kere çok güzel. Minik boyda, pembeli morlu renk  ve çantada rahatlıkla taşınabilecek şekilde. 75 ml Menşeli Polonya.

Bir kaç tane el kremim olduğu halde bu kremi diğer keremlerin bittikten sonra kullanırım diye iş yerindeki çekmecemde tuttum. Gel gör ki el kremimi evde unutunca mecburiyetten sürmüş oldum. İyi yapmışım aslında. Bu kadar iyi olacağı aklıma gelmemişti. 

Krem enteresan şekilde elinizde dağılıyor ve hemen deriniz tarafından emilerek hapselidiliyor. Ellerimde ne yağ nede yapışıklık hissi oluyor. Klavyem olsun, telsiz telefonum olsun hiç bir şekilde yağ izi kaldığını göremedim.

Ben sürekli ellerimi yıkadığımdan kremi yenileme hissi duyuyorum. Elime verdiği yumuşaklık ve koku benim için gayet iyi. Kokusu sizi bunaltacak kadar ağır değil. Baymıyor. Soft bir kokusu var. Elinizi yıkamasanız bile o yumuşaklık kalıcı.

Ben kullandığım kremi çok sevdim be paylaşmak istedim. Belki benim gibi beğenenler olmuştur. 

Sevgiler

23 Nisan 2015 Perşembe

Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural

Hafta sonu katıldığım #nihanvesafakla23nisan etkinliğinden kendime bir sürü not olarak ayrıldım. Ara ara sizinde izniniz olursa sizleri sıkmadan paylaşmaya çalışacağım.

Bu seferki konum biz anne ve babalarla ilgili.

Etkinliğe sponsor olan Timaş Yayın Grubunın hazırlamış olduğu kitaplar ben daha mekana girdiğimde benim ilgi odağım olmuştu. Hem kitap hemde çoxuk gelimimi için olunca bakmaya başladım. 

 






Kitabı ilk araladığımda okuduğum cümle çok güzeldi.











Pazar sabahından beri işe gelirken serviste okumaya çalışıyorum. Şimdiye kadar çoktan biterdi fakat evdede okuduğum romanım çok heyecanlı ilerliyor. İki kitabı bir arada götürmeye çalışıyorum. 

100 Temel Kural sona yaklış durumda. Her bir satırda "Aaaa Berke bunuda bundan yapıyormuş" düşünçesi bende oluştu.



Ben ki o kadar dikkatli konuşmaya ve davranmaya çalışıyor zannederken ne hatalar yaptığımı kitabın sayfalarında anladım. 

Anne ve babalar için baş ucu kitabı olacak nitelikte. 

Kitap bittiğinde detaylı yorumlarım perşembe günü Bloggerlarpaylasiyor'da

Sevgiler, 






20 Nisan 2015 Pazartesi

Hayata Gülümse:))



Yorucu geçen bir hafta sonundan sonra, bu sabah uyuya kalıp neredeyse servisi kaçırmak üzereydim ki son anda yetişebildim. Uyuya kaldığım zamanlarda kendimi toparlamak zor oluyor. 

Bugün hafta başı. Pazartesi. Yeni başlangıçlar için genelde pazartesi beklenir. Rejime başlanır, yeni kararlar alınır, yeni bir işe bile başlanır. 

Bende bu günümü hayata gülümse olarak başladım. Cumartesi blogger arkadaşlarımın düzenlediği #nihanvesafakla23nisan etkinliğine katıldım ve firma sponsorlarından kliksa nın düzenlediği hediye paketlerinin arasında  resimde paylaştığım bu gülen adam stres topu sayesinde "hayata gülemse" dedim.

Sizinde benim gibi düşünmenizi istediğimden içimdekileri paylaşayım dedim. Her birimizin motivasyona ihtiyacı var aslında. Olumlu düşüncelerin bizi daha çok pozitif şeyler yapmaya ittiğini, yüzümüzde gülerken bir çok çizginin çıktığını ve parlayan gözlerle etrafa bakmanın daha güzel olduğunu düşünüyorum. Gülerken yüzümüzde 50 yakın kasın hareket ettiğini biliyor musunuz? Demek ki gülmek çok güzel.

Yaşam şartları bizi çok bunaltıyor biliyorum. Ama gülmek. Bambaşka. Hep denmiyor mu ki güleryüzlü olun diye? Veya tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır diye. 

Gülelim bugün. Sevdiklerimize onları ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim. Söylemekten korkmadan. Sevmek ve sevilmek için geldik hayata. Oğlum bana sürekli beni ne kadar çok sevdiğini söylüyor ve kucaklıyor öpüyor beni. Bende ona söylüyorum. Sonra kıkırdayarak sarılıyor bana. O minik dişleri ve parlayan gözler beni deli ediyor işte. Tarifi yok.

Bu sabah kendimi ödüllendirdim ve çiçekçimizden karanfil ve gül karışımı bir buket aldım. Şimdi daha keyifliyim. Güne güzel başlamayı hedeflediğim için kendimi daha iyi hissediyorum. Mis kokulu bir çay eşliğinde bu kelimeleri yazıyorum. Haftaya güzel başlayıp, hafta sonu geldiğinde gezme planları yapmayı istiyorum.

Sizde hedeflerinizi ve planlarınızı yapmaya başlayın bugün. 

Arada hayata gülümsemeyi de sakın unutmayın. 

Güzel bir hafta olsun hepimize.




10 Nisan 2015 Cuma

Hepimiz Çocuk Olduk



Kızım bana bir şey hatırlatmak istediğinde unutmamak için Whatsaap'tan yazıyor ki sabah uyandığımda görüyeyim ve on göre önlem alayım.

Bu sabah uyandığımda da sizinle paylaşacağım resimleri gördüm telefonumda. 

İki çocuğum var ve daha öncede bahsetmiştim. İki çocuğumun arasındaki yaş farkı 14. Kızım on dokuzunda oldu. Bazen arkadaş, bazen anne evlat, bazen de kedi köpek gibi kavga eden iki kişiyiz.

Oğlum beş yaşına girmek üzere ve zor bir kişiliği var. Kızımı ne kadar rahat büyüttüysem, oğlumda o kadar zorlanıyorum. Çünkü dediğim dedik ve çok inat. Çok zorluyor beni. Beni gördüğünde çok şımarıyor.

Aslında oğlum Berke tarafından baktığımda haklı buluyorum onu. Anne evde değil ve görebileceği kısıtlı zamanda ne yapmak istiyorsa onu yapmaya ve şımarmaya çalışıyor. Ben bana kalan zamanımda onunla ilgilenmeye çalışsam da yeteri kadar verimli olamadığımı düşünüyorum. 

Sen bir annesin ve senden fazla şey bekleniliyor. 


Günlük yaşamızda o kadar çok şeyle meşgul oluyoruz ve yıpranıyoruz ki, bazen çocuklarımızı ister istemez  ihmal ediyoruz. Ben öyle yapmadığımı düşünüyorum ama kızımdan bana geri bildirim geldiğinde anlıyorum. Çok yorgun erken yattığımda sohbet edemediğimizden yakınıyor. Haklı da...



Kaç yaşında olursak olalım, bizler birer çocuğuz aslında. Ben anneme bu yaşta şımarmak ve düşünülmek isteyebiliyorsam, oğlum ve kızım da benden aynı şeyleri istiyor. 


 
Sevgi, Sevgi, Sevgi Diyeceğim. Zaman yaratmak sizin elinizde.

Başka bir şey değil.

Çözüm basit çocuklarımızı sevelim. Doğrusu ve yalnışı da olsa her zaman sevilmeyi hak ediyorlar.

Bu yazı kızıma, tatlım Damla'ma...

Not: Resimler web'ten alıntırdır.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Unutursam Fısılda


Çağan ırmak'ın filmlerine bayılıyorum. Her bir filmi ayrı bir güzel benim için. Eski ile yeni zamanı öyle bir güzel harmanlıyor ki tadına doyulmuyor.

Babam ve oğlum'u kaç defa seyrettim bilmiyorum. Babamı ne zaman özlesem dvd'yi çalıştırıp hep aynı yerde ağlarım. Issız Adam başka bir keyif. Seyredene başka duygular yaşatabilecek cinste.

Unutursam Fısılda'yı da vizyona girdiğinde çok seyretmek istemiştim ama bir türlü kısmet olmamıştı. Kızım seyredince ondan tüyoları almış ve dvd'sini beklemeye koyulmuştum.

Nihayet dün akşam seyrettim. 

Biraz bahsedelim ne dersiniz?

Hanife ve Hatice egeli iki kız kardeş ve küçük bir kasabada yaşıyorlar. 
Hanife ne kadar donuksa, Hatice bir o kadar  aykırı bir genç kız.
Hatice şarkı söylemeyi ve hayaller kuran lise ikinci sınıf öğrencisi. 
Hanife sağlık lisesi mezunu bir hemşire, edebiyata düşkün ve gizliden şiirler yazan utangaç bir kız. İki kız kardeşin yaşamı kasabaya yeni tayini çıkan kaymakanın oğlu Tarık'ın gelmesiyle değişikliğe uğrar. 

Tarık kendi bestelerini yapan ve hayallerinin peşinden İstanbul'a  gidip kendi 45'liğini yapmak isteyen genç bir müzik aşığı. 

Film bu üç genç arasında dönüyor. 

Tarık ve Hatice birbirlerini seviyorlar. Ama Hanife'nin de Tarık'ı sevdiğini bilmiyorlar. Bu gerçekle yüzleşmek iki kız kardeşi üzüntüye boğarken Hatice'nin şarkı yarışmasına katılmasına izin vermeyen babasının etkisi ile iki genç hayallerinin ve müzik tutkuları yüzünden İstanbul'a kaçıyorlar. Hatice kaçarken ablasının şiir defterini de yanında götürüyor. 

Daha fazla anlatmak istemiyorum. 

Geçmişte yapılan hatalarla, yıllar sonra nasıl yüzleşilir, iki kız kardeşin hayalleri ve hayal edip yapamadıkları nasıl anlatılır, et tırnaktan ayrılmaz deyimini vurgulayan bir film Unutursam Fısılda. 

Ben sevdim. Yeşilçam filmlerini sevdiğim için de sevmiş olabilirim.  Bana Sona doğru duygulu anlar yaşattığı içinde sevmiş olabilirim. Bilemiyorum. Yüzümde tatlı bir tebessüm ve gözümde biriken yaşımla son şarkıyı dinledim. 

Sizde seyredin derim. 


 




3 Nisan 2015 Cuma

Mart Ayı Yazılarım

Merhaba, 

Geçen ay itibariyle bloggerlarpaylaşıyor sitesinde yazarak olarak denemiş olduğum  ürünler ve hizmet hakkında ki görüşlerimi ve deneyimlerimi paylaşmaya başlamıştım. 

Paylaşmaya da devam edeceğim. Sitemizin özelliği tarafsızlığı. Hiç bir yere veya kuruma ait olmaması. Bizi takip ettiğinizde size ışık tutacak bir çok ürün hakkında bilgi edebileceksiniz. Henüz emekleme aşamasındayız. ileri zamanlarda daha çok konu hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz.

Desteğinizi bekliyoruz. 

Yazılarım: 

Benimle ilgili ufak bir anlatım için, tık tık 

Elmas Gelincikten Merhaba

Son zamanlarda en sevdiğim göz temizliyicisi  için, tık tık 

Göz Makyaj Temizleyecisi & Neutrogena Deneyimim

Türk kahvesi tutkunları bı yazıyı okumalı:)) Tık tık 

Arcelik Telve Türk KahveMakinesi

Bilmediğimiz ve ödediğimiz o kadar harç var ki, şaşıracaksınız. Tık tık 

Ceza Evi Yapı Harcı Nedir?

2 Nisan 2015 Perşembe

#SabahattinAli



Kürk Mantolu Madonna, sen ne güze bir aşk yaşadın. Nasıl sevildin. 

Böyle bir sevgi ne kadar güzel kalır yüreklerde. Her erkek sevdiğinin üstüne titrese.

Hala en çok satanlarda. Hala en çok okunanlarda. Hala çok sevilen bir kitap. 

Kitabın sonu beni ağlattı. Çok üzüldüm. Ahhh Madonna ahh. Neden gittin?

Sabahattin Ali'nin haince katledildiği gündür bu gün. 41 yaşında hayata veda ettirildi. İşkence gördü. Bugün bir mezarı dahi bile yok. Kaçmak istedi kaçamadı. Yazmak istedi yazamadı. Namuslu olmanın bedelini canıyla ödedi. 

Katil, 28 Aralık'ta tutuklandı. Sonra ceza indiriminden yararlandı. 

Aynı yıl çıkan af yasası ile serbest kaldı! 

Bu ülke hep böyle mi ilerleyecek? 

1940'lar'dan 2015' e

Ülke hep aynı.  

Instagram'da kitapkurtlari başlattığı #kitapokumaşenliği'ne katılarak #SabahattinAli yi analım. Elimde okuduğum kitabım var ama bende bu akşam #degirmen e başlıyorum. Sizide beklerim.




 Sevgiyle ve okumayla kalın. 




Dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yattı ve karşılaştığı baskılardan bunaldı. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".