24 Şubat 2015 Salı

Sanatın İçindeki Bir Pazar Günü & İstanbul Modern


Blogumu takip edenler bilir. Genelde oğlum Berke için hafta sonları beraber güzel vakit geçirelim diye hep etkinliklere katılırım. 

Sürekli yeni yerler keşfetmek içerisindeyim. Görmediklerimi zaman buldukça görmek istiyor ve keyfine varmak istiyorum. Zaman kısa. Bence değerlendirmek lazım:))

Bu hafta sonu bir taşla iki kuş vurdum diyebilirim. 

Pazar günü Tophane'de bulunan İstanbul Modern sanat müzesindeydik. 

Berke için hafta sonu gerçekleşen çocuk atölyesine etkinlik satın aldım. O tek başına akranları ile eğlenirken bende müzeyi gezmeyi planlamıştım.

Tam da stediğim gibi bir hafta sonu geçirdik oğlumla. 

Geçen haftanın tümü soğuk ve karla dolu geçerken, aksine pazar günü güneş yüzünü gösterdi. O soğuk havanın ardından çıkan güzel güneş içimizi ısıtmaya yetti diyebilirim. 

Drama atölyesindeki etkinlik 13:00'de başlıyordu ve biz bir saat erkenden İstanbul Modern'deydik.

Bir saatlik zamanımı nasıl geçiririz diye bakınırken Restauranta attık kendimizi. Bir güzelde terası vardı ki. Eee burada oturmadan gitmek olmazdı. Denizi seyre koyulmuşken türk kahvesi eşliğinde boğazın manzarasını ve güneşin aydınlattığı gökyüzünü seyrederek geçirdim. Denizden gelen mis gibi koku beni benden aldı. içimde biriktirdiğim ne kadar stres ve yorgunluk varsa aktı gitti dalgaların arasına. 

Etkinlik zamanı geldiğinde oğlum hemen atıldı  oyun salonuna. Koşarak gitti oturdu sandalyeye. Beni de bir güzel kapı dışarı etti. Gidecekmişim ben. 

Bende onu bıraktıktan sonra müzeyi gezmek için bileti aldım ve müze salonunu gezmeye başladım. 

Tek kelimeyle bayıldım diyebilirim. Başka bir cümle bulamıyorum anlatmaya. Harika şeyler gördü gözlerim. Baktıkça beni içine alan resimler, başka başka anlam yüklenmiş ifadeler, bakış açısının derinlikleri, bakana başka hisler yükleyen objeler. Harikaydı. 

Şimdi size benim gözümden görünleri anlatmak istiyorum.

Hadi gezelim müzeyi:))



Serginin girişi...











Alışverişe vurgu yapan bir tablo. Uzaktan bakıldığında görünen köpek balığı, yanına gittiğinizde kumaşın üzerine toplu iğne ile tutturulmuş bir çok kıyafet etiketleri yapılmış. Benim çok ilgimi çekti.


 
















 

























 




















Bir otomotivci olarak bu olmazsa olmaz bir fotoğraf benim için. "Taş Duvar"









Kendimi kitapların arasında kaybettiğim an benim için...







 







 







Tuvalet kağıt rulolarından ve mukavva parçalarından yapılmış rengarenk bir çalışma. Müzede çok ilgi görenlerden. 






Bu tablodaki renler müthiş canlı. gerçek gibi. Mor çiçeklere hayran kaldım.


Türk sineması köşesi. Harika Değil mi?
Duvarda eski türk filmlerinin afişleri asılı durumda. 
Defalarca seyretmeme rağmen hep sonunda boğazımın düğümlendiği bir dram filmi. Selvi Boylum Al Yazmalım.




Bu bana Atatürk'ü hatırlattı. Harf Devrimi aklıma geldi. Kara tahtanın üstündeki yazı göz alıcı.  Tahtanın üzerine tutturulmuş sanki gerçek bir el var. 






Bunlar benim fotoğraflayabildiklerim. Çekemediğim daha bir çok güzellik vardı. 

Ayrıca hareketli görüntü filmleri ve animasyonlar hazırlanmış geniş ekranlarda gösteriliyordu. Yapılmış olan her eserin ve sanatçının bilgilerinin yer aldığı bilgiler, eserlerin yanına asılmıştı. 

Akıllı telefonlarınızda Qr kodları okutarak hem dinliyor hemde okuyabiliyorsunuz. 


 

Ayrıca çok güzel bir kütüphane mevcut. Kütüphanede 9000 kitap ile 29 yerli ve yabancı dergi aboneliği var. 

Oturup okumak ve araştırmak için harika bir ortam.  








  
Üzüldüğüm tek bir şey var. Biz bizim ülkemizdeki nimetlerin farkında değiliz. Millet olarak böyle şeyleri neden sevmeyiz? Müzeyi gezenlerin % 90 turist. 

Gördüklerim naçizane benim bu kadar.
 
Yazmak ve anlatmak benden. Karar verip gitmek sizden. 

Gezilmesi ve görülmesi gereken yerler arasında İstanbul Modern. Eğer bu tarz şeyleri seviyor ve ilgileniyorsanız mutlaka gidin ve görün. O gün güzel bir geçireceksiniz, emin olabilirsiniz. 

Müze Giriş Ücreti 20 TL 
Öğrenci 9 TL
Perşembe günleri Halk Günü ücretsiz
Ayrıca Üyelik Yıllık kart alabilirsiniz.

Daha Detaylı bilgi için 

http://www.istanbulmodern.org/tr

18 Şubat 2015 Çarşamba

Kar Sevinci Başkadır


Mevsim kış.  Eee kışın en sevileni kar tabi. 
Beyazın en güzel hali kar yagdığında belli oluyor. Kartpostallık görüntüler çıkıyor ortaya.

Bu iki gün kara doyduk diyebilirim.  Bu akşam hava şartları sebebiyle erken paydos edip eve giderken eşimi aradım. Şöyle bir güzel kartopu oynayalım dedim.  Oğlumu kara gömmek istedim.  Tabi bir yandan da hasta ederiz endişesi içerisinde kaldığındam karar veremedim. 

Eve geldiğimde kuzum dışarıda oyun oynayan çocukları izliyordu.  Kıyamadım. Sıkı sıkı giyinip attık kendimizi sokağa.  Yürürken ayaklarımızdan çıkan sesi dinledik ve birbirimize kartopu atarak Parkı'nın yolunu tuttuk. 

Bir güzel oynadık kararın içinde.  Berke çok eğlendi.  Hamur yoğurur gibi karları kartopu yapmaya çalıştı ve bize atıp durdu.  Buz gibi kaydırakta bile kaydı. 

Bizim mahalledeki kardan adamı görünce oğlumu içeri sokmak çok zor oldu. 

Yoğun kar yağışı akşam eğlencemizi yarıda bıraktı. 

Yarın akşam için söz verdim oğluma.  Kardan adam yapacağız.


14 Şubat 2015 Cumartesi

#ozgecanaslan


Bu ülkede kadın olmaktan nefret ediyorum. 
Kendini sürekli üstün gören erkek hakimiyetinin var olduğu bir ülkede yaşamak, çalışmak, nefes almak ne çok zor. 
Nerede olursan ol kendine sahip çıkma endişesi içerisindesin.
Kadına gücü yeten aciz erkekler. 
Onu sadece cinsel obje olarak gören boş beyinler. 
Annelerine, bacılarina laf söyletmeyen ama kendileri laf atmaktan geri kalmayan iki ayaklı hayvanlar.
Tecavüz sonrası bir insanı yakmak nasıl bir manyaklık. 

O annenin acısını kim anlar. 
Evladını üç şerefsiz yaksin diye mi büyüttü?
Allah'ın verdiği canlıya zulm etmek ve onu öldürmek müslümanlığın neresinde?
Cezanın en kötüsü hakkınızdır.
 
#turkiyedekadinolmak #kadinasiddetehayir #ozgecanaslan

11 Şubat 2015 Çarşamba

Kış, Soğuk, Kar ve Salep



Hafif bir boğaz ağrısı hissediyorum şu an.  Günün yorgunluğu üstüme fena çökmüş durumda.  Bana ne iyi gelir diye düşünürken marketten aldığım tek kullanımlık salepler gözüme çarptı.  Süt kaynanamaya başladığında bende artık oturup dinlenme nin iyi olacağını düşündüm.  

Şu an bu yazı yazılırken ben salebimi yudumluyorum ve bu sefer bilgisayar başında değil telefonumdan bir blog yazısı oluşturuyorum.
Bu yazıda düzenleme yapmadan yayınlamayı düşünüyorum.  Yalnışlıklar varsa şimdiden af ola:)))

Bu yazıda bir ilk benim için.  Her an her yerde yazı yazabilme ve paylaşabilir olma. 

Nerden nereye geldim ve konuyu dağıttım. 

Salep vermiş olduğu sıcaklık, tarçın kokusunun dayanılmaz cazibesi, Berke'nin arasıra üstüme atlayıp tepinmesi bu akşamı değişik kıldı. 

Bu soğuk karlı bir günde içini ısıtacak en güzel içecek mis gibi tarçın kokunsu yayan #salep bence. Evdeki huzur ve rahatlıkla birlikte. Ayrıca yanında olmazsa olmaz oğlum Berke'nin arabaları. 

İyi akşamlar demeyi de ihmal etmiyeyim size.

6 Şubat 2015 Cuma

Ev Yapımı Limonata

Sıkı bir ınstagram kullanıcısıyım. Bir etkinlik yada öğrenmek istediğim bir şey varsa genelde instagram'dan takip etmeye çalışırım.

Yapmış olduğum bu limonatayı da instagramda takip ettiğim nefis yemek tarifleri sayfasından buldum. 

Limonatayı çok severim. Ferahlatıcı tadı başkadır benim için. Eskileri hatırlatır bana. Şimdilerde limonatanın yerini daha çok gazlı içecekler aldı. Üzücü...

Şimdi gelelim beni cezbeden limonata tarifine. 

Tarifi çok cezbedici anlatıldığı için ilk başta benim dikkatimi çekti. Hemen yapmak istedim. 

O akşam başladım hazırlığıma. 

Ben nasıl yaptığımı anlatayım size. 

Malzemeler:
  • Yarım portakal 
  • Yarım limon 
  • 2 Lt su 
  • Yarım tatlı kaşığı limon tozu 
  • 1 su bardağı şeker (biz biraz tatlı sevdiğimizden bu şeker ölçüsü bize göredir)
Yapılışı: Yarım portakal ile limonu bir gece buzlukta beklettim. Buradaki amaç  limon ve portakalın kabuğunda bulunan acılığı azaltmakmış. Limon ve portakalı buzluktan çıkartıp on dakika içerisinde çözülmesini beklemeden dilimleyip bir bardak toz şekerle birlikte mutfak robotunda parçaladım. Sürahiye 2 litre su ve limon tuzunu ekledikten sonra limon ve portakalla birleşmiş olan şekeri ilave ederek arasıra rengini alması için karıştırdım. Ortalama on dakika sonra temiz bir tülbenttin içinden posayı süzerek başka bir sürahiye aldım. Tülbentte kalan harcıda sıkarak limonataya ekledim. Sıkmış olduğumuz harç limonataya gerçek rengini verecektir. 

Buz gibi limonata hazır. 

Evde nane olsaydı ilave edecektim ama bu seferlik böyle olsun dedim.

Tadı tarifte anlatıldığı kadar gerçek ve doğal. Limonun tadını her yudumunuzda alabiliyorsunuz. 

Artık vazgeçilmez tariflerimin arasında ev yapımı lmonata. Helede evinize çocuklu misafirleriniz geldiğinde  ikram için birebir bence.

Ben yakın zamanda arkadaşım Canan'a giderken onunda çok sevdiğini bildiğimden ona yapıp götürmeyi planlıyorum. Beraber içmek ve paylaşmak için. 

Sizde orjınal bir içeçek götürmek istediğinizde yapıp, verebilirsiniz.

Limonata yanında çikolatalı bşr pasta. Ohhhh misssss. 

Afiyet olsun denmezde nedir? 

Bende denemek için kocaman bir tavsiye:))))   

Bu yazı yeterli değil derseniz.  

Orijinal tarifi  nefis yemek tarifleri sitesinden bulabilirsiniz. 

Kolay gelsin