"Aşkın ilk soluğu, mantığın son soluğudur."
Merhabalar
Bazen bir kitabı çok seversin ama iş yorum yapmaya gelince
tıkanırsın. İşte o onlardan birindeyim şu an. Ne anlatmak istesem
anlatacaklarım spoi olacağı için fazla detay vermeden yorum yapacağım. Kitabı
bana merak ettiren @kitapsokagii na kocaman sevgiler.
Seveceğimi biliyordum ama
bu kadar beğeneceğim aklıma gelmedi. Ben bayağı fantastik kitap seviyormuşum.
Yeni fark ettim.
Biraz kitabın konusundan bahsetmek gerekirse; Annabelle
Jefferson, ben ona Belle diye seslenmeyi daha çok sevdim, ki Jay’da ona hep
Belle diyor.
Neyse, konuya dönersek Annabelle anne ve babasını
kaybettikten sonra annesinin yakın arkadaşı ile Hiddenfield kasabasına
yerleşir. Kasabaya yerleşir yerleşmez garip şeylerle karşılaşmaya başlar. Bu
garip olayların en güzeli Annbelle’nın Jay Sullivan ile tanışması olur. Tabi
bunların hiçbir bir tesadüf değildir. Belle her dışarı çıktığında garip ve
kapılar ardında saklı konuşmalara şahit olur. Merakına yenik düşer ama
korkmadan da yapamaz. Jay’den korkar, Eden ile arkadaş olur, Laura ile tesadüfen
tanışır.
Hiddenfield kasabasına alışmaya başlayan Belle etrafındaki
insanların çok farklı odluğunu yaşanan olaylar sonucu ile öğrenmeye başlar. Kurtlar,
Cadılar, Büyücüler ve Nemfler.
Bu kasaba çok farklıdır. Belle’nın geçmişidir ve
geleceğinin ne olacağının belirsizliğidir. Annabelle öğrendikleri ile kendini
bulmaya, geçmişini, öğrenmeye ve ne yapması gerektiğine vakıf olur.
"Bırakayım kendi kurduğum gerçekliğimde birisi gerçekten o gözyaşımı silmiş olsun."
Aslında yorumlanacak çok detay var ama o zaman kitabın büyüsü bozulacak. Yazarın hayal gücü, yarattığı fantastik yaşam beni büyüledi diyebilirim. Duyguları, yer tasvirlerini çok güzel anlatmış ve diyaloglar çok güzeldi. Anna’nın iç sesi, Jay ile geçirdiği yalnız dakikaları, Laura ve diğer kızlarla kurulan güzel dostluklar, hızını kesmeyen çarpışma sahneleri çok iyi işlenmişti. Belle’ya üzüldüm Jay’a bazen çok sinir oldum. Hala da öyleyim. Neden mi çok acayip bir yerde bitti ve sonraki romanda ne yapacak merak ediyorum. Benim daha da meraka sürükleyen bir diğer karakter Eden ve Laura.
"Bırakayım kendi kurduğum gerçekliğimde birisi gerçekten o gözyaşımı silmiş olsun."
Aslında yorumlanacak çok detay var ama o zaman kitabın büyüsü bozulacak. Yazarın hayal gücü, yarattığı fantastik yaşam beni büyüledi diyebilirim. Duyguları, yer tasvirlerini çok güzel anlatmış ve diyaloglar çok güzeldi. Anna’nın iç sesi, Jay ile geçirdiği yalnız dakikaları, Laura ve diğer kızlarla kurulan güzel dostluklar, hızını kesmeyen çarpışma sahneleri çok iyi işlenmişti. Belle’ya üzüldüm Jay’a bazen çok sinir oldum. Hala da öyleyim. Neden mi çok acayip bir yerde bitti ve sonraki romanda ne yapacak merak ediyorum. Benim daha da meraka sürükleyen bir diğer karakter Eden ve Laura.
Roman oldukça uzun yazılmış ama hiç yormadan okutuyor
kendini. Güzel ve akıcı aynı zamanda merak uyandırıcı. Ufak tefek tekrarlar,
bazen fazla detaylar biraz romandan uzaklaştırsa genel itibari çok çok iyiydi. Başta
da dediğim gibi, çok çok sevdim ve başarılı buldum. Daha çok okunmayı
beklediğini düşünüyorum. Çaylak’ı hemen okumayacağım biraz daha merak edip öyle
okumayı planlıyorum. İkinci romanda Belle’nın gücünü daha çok okuyacağıma
inanıyorum. Fantastik, temiz masum bir aşk, iyi arkadaşlıklar okumak
isteyenlere bu seriyi öneririm.
"Gücünün farkına var, yapabileceklerini tahmin bile edemezsin."