22 Mayıs 2018 Salı

Ortak Öykü Mim



Merhaba 

Geçenlerde ortak bir öykü yazma Mim'e davet edildim ve katıldım. İşlerin yoğunluğu, telaş derken aklımdan çıkıp gitmiş. İşler çok olunca blog da askıya alınıyor ister istemez. 

Dün güzel bir yorum aldım. Kağıttan Dünyam kendi öyküsünü yazmış ve bir sonraki bölüm için beni Mim'lemiş. Çok teşekkür ederim:))) Nasıl heveslendim. Hemen yazıp yayınlamak istedim. 

Öykümüzün geçmişi için Berlin'in sayfasına bir bakıp sonra da bir önceki bölüm için Kağıttan Dünyam'ın öyküsünü okuyup benim öykümle bütünleşebilirsiniz. 

Şimdi sıra bende:

Keyifli okumalar:) 



Ne kadar eserikli bir kadın oldum ben böyle? Bir günüm diğerini tutmaz oldu.


Yataktan kalkasım hiç yok. Cenin pozisyonunda yorgana dolanıp yatıp uyumak istiyorum sürekli. Halbuki dün ne kadar da iyiydim ama ya şimdi...
 
Bugün otuz birinci gün. Alp'siz geçen koca otuz bir gün. Ben onsuz bir gün bile duramazken, otuz bir gün geride kaldı. Nasıl dayanıyorum şaşıyorum kendime.
 
Dün gece ayrılığımızın birinci ayını kutladım bir başıma. Dağıttım birazda. Her kadeh kaldırışımda yeni bir dilek dileyerek yudumladım şarabımı.
 
Bu günkü ruh halim mi? Fena. Ağlamaklı bir duruşum var. Dokunsalar yeri göğü yıkar zırıl zırıl ağlarım. 
 
Son zamanlarda aynada gördüğüm ben değil sanki. Başka birine bakıyorum. Gözlerimdeki ışık nerede? Silindi. Kayboldu. Gülüşümden eser yok. Yapmacık gülüyorum etrafa. Neden güleyim ki? İçim sızlarken, gülmek saçmalık.
 
Sonunda yataktan kalkabildim ve bir fincan kahve ile oturdum cam kenarına. Bu minik çatı katını seviyorum. İlk gördüğümde de bayılmıştım zaten. En çok da büyük camları ilgimi çekmişti.  Yalnız kaldığım çoğu gecelerde yalnızlığıma ortak olan bu pencereler dilsiz arkadaşlarım oldu benim.
 
Pencereden her dışarı baktığımda ayrı bir hikayeyle karşılaşıyorum. Yolda yürüyen insanların yüzlerinde oluşan kimi hüzünlü, kimi mutlu, kimi acı hikayeler. Herkesin rol alıp yaşadığı kendi hikayesi.
 
Ya benim hikayem? Ya benim Hayalim? Neredeyim? 
 
Bu şehre geldiğimde yapmak istediklerim vardı. Ne oldu da bu kadar değiştirdi beni? 
 
Her şey yoruyor beni. Hep yorgunum. Sürekli düşünüyorum. İç sesimle kavga halindeyim.  
 
Sıcak bir yudum alıyorum kahvemden,derin bir oh çekiş çıkıyor dudaklarımdan. Burnum sızladı birden. 
 
Hep, hep içinde biriktirdiklerim var. Kendimle bile konuşamadıklarım. 
 
Kafamda sürekli kuruntu kuran bir makine kaydedip durmakta.
 
Annemi özlediğimi hissediyorum. Mis gibi çilek kokusu dolduruyor odayı. Şimdi beraber yeniden çiçek diksek bahçemize. Kır çiçekleri ile donatsak avlumuzu. Meyve saksıları mutfağımız süslese...
 
Elini tutsam sıkı sıkı gezinsem ya...
 
Babamı hiç hatırlamıyorum. Hatırlamadığım için hep üzgün hissediyorum kendimi. Duvar işçisiymiş babam. İskele yıkılınca hayatını kaybetmiş, annemde onun yasını tutmuş yıllarca bir daha evlenmemiş. Canım annem de, babamı fazla yalnız bırakmadı erkenden bırakıp gitti beni. Bir başıma bıraktı beni bu koca dünyada.
 
Tüm yitirdiklerimi hatırlıyorum bu sabah.
 
Alp'da yok artık.
 
Çok mutsuzum. Mutlu olmak için uğraşırken nasıl da mutsuz ediyorum kendimi anlayamıyorum.
 
Ama yapamıyorum... 
 
Rüzgar birden başka şeyler hatırlattı bana; 
 
Ne zamandır bana bakıyordu ki ? Ben daha yeni fark etmiştim onu. Ürperdiğimi hissettim. Bakışlarında bir gariplik vardı. Delip geçiyordu sanki içimden. Anlam veremediğim bir sıcaklık hissettim içimde. O an aynaya baksam kesin yanaklarımın kızarmıştı. Yanıyordu yanaklarım. Ellerim de öyle. Ya kan akışıma ne demeli. Film gibi sanki. 
 
 
İlk Ece'nin düğününde bir bahar akşamı gördüm onu. Beyaz gömleğinin içinde yıldızların parlattığı gecede kömür karası gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Biran gözlerimiz buluştu ve gülümsedi. 
 
 
Başımla selamladım onu. Gözlerimi kırptım. Tebessüm ederek karşılık verdi. Gülüştük ikimizde. Minik bir çukur oluştu o an sol yanağında. Siyah kirli sakallarının arasından o güzel gamze bana göz kırptı. 
 
 
Gözünü hiç kaçırmadan, direk gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu. Nasıl bakışlardı bunlar böyle. Kömür karası çukur gözler, hafif yanık buğday ten ve sivri bir çene. Çok hoş görünüyordu. Hafif rüzgarla birlikte hoş kokusu 
geldi burnuma?
 
Kalbime dur durak bilmeden kan pompalıyor. Çok hızlı şu an. 
 
"Şarap yaptı beni kesin. Kırmızı çarpıyor beni." 
 
"Şaraba suç atma Irmak. Çocuk heyecanlandırdı işte seni. Bırak kendini, bu gece özgür ol. Yaşa! Keyfini çıkar. Düşünme ve hisset."
 
 
Anılar, hatıralar çok uzun zaman sonra bir dakika içinde canlandı zihnimde
 
O yıldızlı gecede başlayan ilk aşkım, bana sevgiyi tattıran biriciğim, kalbinin en derinindeki ince sızı. 
 
Sevgili Alp...
 
Karanlığın kolları beni yine mi içine çekiyor?
 
Şimdi bunca zaman sonra, evleneceğim adımın elini tutarken, en yakın arkadaşımın kolunda karşıma mı çıktın sen?
 
Sarsıtıcı…
 
Bu sarsıntı bana bıraktığı acıdan başka bir şey değil. Onun gözlerinde ise sadece sinsi bir sırıtış.
 
Bir ay önce Çağın'ın spordan çıkışını beklerken gördüm onu. O beni görmeden hemen arabaya atmıştım kendimi. Kapıyı çarpıp gittiğinde artık Kanada'a yaşayacağım demişti. 
 
Ne zaman dönmüştü ki Alp?
 
Şimdi de evlilik arifesinde tam karşımda duruyor.
 
Kocamla birlikte mezara gömdüğüm koca sırım. Şimdi yüzüme tokat gibi çarpıyor. 
 
Beni yüz üstü bırakıp kaçan korkak.  Alp, derin sızım. Nereden çıktın karşıma? Bunca sene sonra, hayatımı yeniden alabora etmeye mi geldin?
 
Sen yok olup gittikten sonra hayatımı tümden değiştirdiğim sevgili? İstemiyorum seni.
 
"Irmak merhaba"
 
"Alp"
 
"Bunca yıl sonra ne güzel bir tesadüf" 
 
"Hımmm, öyle"
 
"Irmakçım siz Alp'le tanışıyor muydunuz? "
 
Bir taraftan Mısra'nın, diğer taraftan Selim'in meraklı bakışları benden bir cevap beklerken, Alp'in kolyeme bakan gözlerinin parladığını gördüğümde koca bir çıkmazın içinde olduğumu anlamıştım. 
 
Şimdi ben ne yapacaktım?




Öyküye bir yön vermek ve birbirine bağlantılı ilerlemek ne zormuş demek geliyor içimden. Aslında yazdıkça kelimeler döküldü gönlümden dilimden ama baktım uzuyor bende sözü Ayna Hikayesi'ne bırakıyorum. 

Bakalım Irmak ne açıklama yapıp gerisini getirecek. merakla bekliyor olacağım.  Tesadüfler silisesi sanırım bana geçti. Bu öyküyü daha önce yazmıştım ve şimdi biraz değiştirerek uyarladım. 

Benim hikayemde erkek kahramanın adı Alp'ti. Alp bambaşka savruldu ve karşınıza geldi. 

Uzun süre önce yazdığım bu öykü sayenizde can buldu. 

Umarım beğenirsiniz. 

Bu Mim'e katıldığım için çok mutluyum. Çok teşekkür ederim.  

Sevgiler:) 

25 yorum :

  1. ay sen roman yazmışsın ha haaaaa :) bu öykü işi güzel gidiyo de miii :)sevdin sen deee :) hepimizin içinde bir öykü canavarı varmış :) vaaay seni seniiii alp in öyküsü öykü nün öyküsü olduuuuu :) gelcam yinaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazmayı çok seviyorum. Yazıp yazıp paylaşmayanlardanım. Bir gün tüm cesaretimi toplayıp yazıp paylaşacağım. Beğenmenize sevindim. Öykünün gidişatı çok heyecanlı olacak gibi:) Gel bakalım yanıma:)

      Sil
  2. Çok güzel ve etkileyici bir bölüm olmuş. Özellikle evlilik arifesi, en yakın arkadaşıyla gelmesi😮 Kalemine, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim. Etkilenmenize sevindim. Davet ve katılıma destek verdiğiniz için bende çok teşekkür ederim. Fikir çok güzeldi

      Sil
  3. Ben sizden aldım, bir yere kadar sürükledim. Bakalım şimdi yeni öyküde neler oluşacak. Tesadüfler çok güzel ilerliyor. Ayrıca beğenmenize çok sevindim. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. Ben de bakalım Elmas ne zaman dahil olur diyordum kendi kendime bu mim'e..Güzeldi,sürükleyici..Hele o karşılaştıkları sahne ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak bende katıldım. Çok da hoşuma gitti. Mim çok güzel. ÇOk iyi düşünülmüş. Bir arada güzel bir öykü oldu.

      Sil
  5. Süper :)
    Ben de beklerim bloguma, sevgiler! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Fırsat buldukça blogları geziyorum. Bakacağım tekrar blogunuza.

      Sil
  6. Whuuu :)) Ben biliyordum zaten sıra bana gelene kadar bambaşka yönlere evrilecek :) Enteresanlaştı iyice. Emeğinize sağlık. Bu akşam yazacağım ben de. Bakalım daha neler olacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çok sabırsızım:) Bakalım sizin kaleminizden neler dökülecek. Sizin blogunuzu gezdim. Güzel bir yazım diliniz var.

      Sil
  7. Valla emeğinize sağlık döktürmüşsünüz. Öykü mimi sayesinde sizi keşfettim takibe aldım. Bana da beklerim. Sevgiler 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim. Bu yorumları duyunca yazma şevki artıyor. Geliyorum bende blogunuza. Sevgiler.

      Sil
  8. Hikaye acaba nerelere gidiyor? Emeğine sağlık canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) Hikaye gerçekten bambaşka yerlere duygulara gidiyor.

      Sil
  9. sen dram seviyon demek kiii yaaaa :) tunç alp ırmak mısra, dram ve hüzün var :) bi de çilek iyiydi yaaa ah çocukluğumuuz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Severim biraz:) Geçmişe sürpriz bir dönüş yapıp gizem yaratmak istedim. İstediğim de oldu gibi. Şimdi hikaye yön değiştirdi. O dramdan ayaklanmış bir kadın dimdik durdu. bakalım devamı nasıl olacak.

      Sil
  10. Çok teşekkürler Elmas, yazdım ben de göz atabilirsin ;) Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok keyifle okudum, çok beğendim. Benim melankolik kızdan güçlü bir anne dimdik dolaştı etrafta. Aferin kızımıza:)

      Sil
  11. senin öykü bölümün çok acımasızdı yaaaa çok sert yaniii tam yerli dizi gibi dramatikoooo :) aysel gürel şarkıları gibiii damardan şok yaniii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişik bir hava kattım diye düşünüyorum. Hayatın acımasızlığına gem vurdum. Çok mu üzdüm acaba?

      Sil
    2. yok yok yaa üzmedin takılıyom sanaaa :) iyi bölümdü ve öykünün seyrini değiştirdi. öyküye bakınca bizim gerçekten de duygusal ve dramı sevdiğimiz anlaşılıyor bence :) türk insanı seviyor işteee :) öykü de tam bizden oldu yaniiii. üzmedin tabikideeee :) tatliş hüzün bunlaar :)

      Sil
    3. bak son yazımda da ilk paragrafta yazdım. bu öyküyü de bölümleri yazanları da çok sevdim. hepimiz nasıl da değişik yaklaşabiliyoruz öyküye bu görülüyo işteee :)

      Sil
    4. Öykü daha bir kaynaşma ve ufkumuzu derinletti. Beni davet etmesen haberim bile olmayacaktı. Çok sağol:)

      Sil